Eşin arabaya benzemez. Onu son modeliyle değiştirip, kiralayamazsın. | Open Subtitles | الزوجة ليست مثل السيارة، أنت لا تتاجر بها أو تأجرها لأجل الحصول على أخر طراز. |
Petersburg'a benzemez. Çok iyi bir kütüphanesi var. | Open Subtitles | انها ليست مثل بيترسبيرج يوجد مكتبة صغيرة رائعة جدا هناك |
Size bir denge hissi verir, diğerlerine benzemez. | TED | يعطيكم إحساساً بالمقارنة وإنه لا يشبه أي يء كالآخرين |
-Hayır, hepsi aynı değil. Vampir, büyücüye benzemez. | Open Subtitles | ليسوا متشابهين فمصاص الدماء لا يشبه أحداً منهم |
Alcatraz Amerika'daki diğer hapislere benzemez. | Open Subtitles | القطراز لَيسَ مثل أيّ سجن في الولايات المتّحدة. |
Jerry. Jerry, Bu televizyondakilere benzemez | Open Subtitles | ـ جيري ـ جيري الاحداث هنا ليست كما في التلفزيون |
Buradaki yasamin bollugu, okyanuslardaki hicbir yere benzemez. | Open Subtitles | القدر الموجود فيها من أشكال الحياة، لا مثيل له في أي من المحيطات. |
Işık, günlük hayatta karşılaşmaya alışkın olduğumuz hiçbir şeye benzemez aslında. | TED | حسنا، الضوء شيء مميز ليس مثل أي شيء آخر اعتدنا على التعامل معه في حياتنا اليومية. |
Kumar, içki ve hatta kadın işine benzemez, ki, Kilise tarafından yasaklanmasına rağmen, çok insan bunları talep ediyor. | Open Subtitles | فهى ليست مثل القمار أو الخمر أو حتى الدعارة و هى أشياء يريدها معظم الناس هذة الأيام و تحظرها عليهم الكنائس |
Kumar, içki ve hatta kadın işine benzemez ki, Kilise tarafından yasaklanmasına rağmen, çok insan bunları talep ediyor. | Open Subtitles | فهي ليست مثل القمار أو الخمر أو حتى الدعارة و هي أشياء يريدها معظم الناس هذة الأيام و تحظرها عليهم الكنائس |
Bu fotoğrafa benzemez, buradaki resimler hareketli. | Open Subtitles | إنها ليست مثل الصور الثابتة, إنها تصور صور متحركة. |
Partideki son kişinin gidip yapacak başka şeyler bulmasına benzemez. | Open Subtitles | الأمر لا يشبه حضور حفلة في نهايتها ونتعجب مما يحدث ونحن قادرين على فعل شيء |
Aydaki ayak izlerine benzemez bu. | Open Subtitles | الأمر لا يشبه وضع آثار الأقدام على سطح القمر |
Bu hapishane, şehirde gördüğünüz hiçbir şeye benzemez. | Open Subtitles | السجن لا يشبه أى شئ مما قد رأيتوه فى الولايات المتحدة |
Alcatraz Amerika'daki diğer hapislere benzemez. | Open Subtitles | القطراز لَيسَ مثل أيّ سجن في الولايات المتّحدة. |
Bu senin herşeyi kontrol ettiğin fen deneylerine benzemez. | Open Subtitles | هذا لَيسَ مثل أحد تجارب عِلْمكِ حيث تَصِلُ إلى كُلّ شيءِ السيطرةِ. |
Bu tür şeylerle gerçek hayatta karşılaşmak okuldakine benzemez. | Open Subtitles | مواجهة هذه الحالات في الحياة الحقيقية ليست كما في المدرسة |
Ama bu kötülük diğerlerine benzemez | Open Subtitles | لكن هذا الخطر شر لا مثيل له |
Evde bir kızım var, hiç kimseye benzemez | Open Subtitles | عندي فتاة في الوطن ليست مثل أي فتاة أخرى |
- Bu banka hesaplarımı ya da telefon defterimi düzeltmeye benzemez. | Open Subtitles | -هذا لن يُصحح بياناتي في البنك أو فاتورة الهاتف الخاص بي هذا الملف يجب إيجاده |
Birinin yerine geçme işi, aldığın diğer eğitimlere benzemez Chuck. | Open Subtitles | انتحال الشخصية تشاك ليس كأي عمل جاسوسي قد تدربت عليه سابقا |
Daha önce hiç kimseyi öldürmedin. Karıncalara basmaya benzemez. | Open Subtitles | ، لم تقتل أحدا ً من قبل "إنه ليس كقتل النمل يا "جايك |
- Ülke için tehlikeye atılıyorlar. - Ülke, aileye benzemez. | Open Subtitles | انهم يخاطرون بحياتهم من أجل وطنهم - فلتذكر أن الوطن ليس من دمك - |
Bakın çocuklar, bu daha önce yaptığını hiçbir şeye benzemez. | Open Subtitles | انظروا يا رجال ، هذا العمل يختلف عن كل ما قمتم بهِ سابقاً |