Evet. Bunu anımsadım. Daha önce birçok kez buna benzer şeyler söylendi. | Open Subtitles | أجل، إنّي أدرك ذلك، فقد قيل لي أشياء كهذه كثيراً من قبل. |
Şuna benzer şeyler de gördük: kum tepecikleri, ve sağ tarafta rüzgar dalgalanmalarının gölgeleri. | TED | كما شاهدنا أيضًا أشياء كهذه: كثبانًا رملية، وكما يبدو إلى يمين الصورة، ظلال أحدثتها الرياح. |
Demek istediğim daha önce dans ve ona benzer şeyler yapmıştım ancak... kimse bana bugüne kadar yemeğe çıkmayı teklif etmemişti. | Open Subtitles | أنا أعني , لقد ذهبتُ الى نوادي الرقص و أشياء كهذه ... ولكن . لم يسبق لأحد أن أصطحبني الى العشاء |
Haftalarca, tüm gönüllüler ve yerliler benzer şeyler buluyorlardı. | TED | لأسابيع، جميع المتطوعين والسكان المحليين على حد سواء كانوا يعثرون على أشياء مماثلة. |
Günümüzde benzer şeyler depresyon için de hala söyleniyor. | TED | ولا يزال هناك اليوم أشياء مماثلة تقال عن الاكتئاب. |
Tabii ki de benzer şeyler yapacaklar. | Open Subtitles | وبطبيعة الحال أنها سوف تكون تفعل أشياء مماثلة. |
Buna benzer şeyler söylediğinde, bu ilişkide kendimi görünmez gibi hissediyorum. | Open Subtitles | عندما تقول أشياء كهذه يجعلني هذه أشعر وكأنني غير مرئي في هذه العلاقة |
Buna benzer şeyler söylerler. | Open Subtitles | إنهم يقولون دوما أشياء كهذه |
Sonra buna benzer şeyler yaptı. | Open Subtitles | وبعـدها فعـل أشياء كهذه |