"beyazdı" - Traduction Turc en Arabe

    • أبيض
        
    • بيضاء
        
    • ابيض
        
    • أبيضاً
        
    • بيضاءَ
        
    • البياض
        
    O an için, tek gördüğüm beyazdı, parlak beyaz, buradaki ışıklar gibi. TED للوهلة، كل ما رأيته هو اللون أبيض، أبيض ساطع، كهذه الأنوار.
    Bir noktada, yaklaşık bir buçuk yıl boyunca, yüzüm tamamen beyazdı. TED وبوقت ما، لمدة عام ونصف، صار وجهي أبيض بالكامل.
    Kızıla çalan kahverengi saçları vardı, sakalı beyazdı. Open Subtitles شعره بُنيّ مائلٌ إلى الحُمرة، وهو أبيض اللّحية.
    Ama o mavi olan bölge daha önce beyazdı. TED لكن تلك المنطقة الزرقاء الفاتحة كانت من قبل بيضاء.
    Cildim kâğıt kadar beyazdı. Asla gün yüzü görmedim. Open Subtitles بشرتي كانت بيضاء كالورق، لم أتمكن من رؤية ضوء النهار أبداً
    Henry'nin küçük bir kuzusu vardı, tüyleri kar kadar beyazdı ve Dudley nereye giderse Henry de peşinden giderdi. Open Subtitles هنري كان لديه حمل صغير صوفه كان ابيض كالثلج وفي كل مكان دادلي ذهب اليه
    Bu herif sabah uyandığında, beyazdı ! Open Subtitles عندما استيقظ هذا الرجل صباحاً كان أبيضاً
    Yukarısı aşağısıydı ve siyah beyazdı. Open Subtitles أعني، فوق أسفل وأسود أبيض. أنا لا أعرف أين أقف أكثر.
    Orta boylu, orta yapılı bir beyazdı. Şu adam olabilir mi? Open Subtitles كان رجل أبيض متوسط الطول بنية جسدية وسطى
    Eğer soran olursa kaçıran beyazdı diyeceğim. Open Subtitles و إذا سأل أي أحدٍ, فسأقول بأنني رأيت شاباً أبيض
    Ve gölün yüzeyine çıktığında yüzü seninki kadar beyazdı. Open Subtitles وعندما ظهر على سطح البُحيرة وجهه كان أبيض مِثلك
    beyazdı, orta boylu ve orta yapılı biriydi. Open Subtitles لقد كان لونه أبيض متوسط الطول متوسط البنية
    Vazoyu da hatırladım. beyazdı ve mavi çiçekleri vardı. Open Subtitles أذكر المزهريّة أيضا كانت بيضاء و فيها زهور زرقاء
    Kesinlikle öyleydi. Yahudi, zenci, tek gözlü, ve karısı beyazdı. Open Subtitles طبعاً، كان أسود، يهودي، أعور، زوجة بيضاء
    Bu duvarlar eskiden beyazdı, sanki bir tımarhane içi gibi. Open Subtitles هذه الجدران كانت بيضاء مثل جدران المصحات
    Yalnız Delilah beyazdı ve sağlam da bir ırkçıydı. Open Subtitles اشبه بالخدم باستثناء ان دليلة كانت بيضاء البشرة و كانت عنصرية للغاية
    O kadar beyazdı ki neredeyse karda eriyip gidiyordu. Open Subtitles كانت بيضاء لذلك إنها ذابت تقريبا في الثلج
    Cildi kar gibi beyazdı, soğuktan su toplamış kırmızı bir burnu vardı. Open Subtitles عاش بجلد ابيض كالثلج وانف احمر, بفعل البرد.
    Davulcusu beyazdı. Open Subtitles قارع الطبول الذي معه ابيض البشرة
    Bu herif sabah uyandığında, beyazdı! Open Subtitles عندما استيقظ هذا الرجل صباحاً كان أبيضاً
    Beyazlar içindeydin, terliğin de beyazdı... bu yüzüğü takıyordun. Open Subtitles ،كنت ترتدين البياض بشكل كامل ... حتى خفاكِ أيضاً .وترتدين ذلك الخاتم

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus