"bildiğim bir" - Traduction Turc en Arabe

• واحد أعرفه
• الذي أعرفه
• أعرفه على ما يبدو بإنها
• واحداً أعلمه
• واحد اعلمه
• واحد أعلمه
• وأكون سعيدا على
• آخر أعرفه
• ما أعرفه

bildiğim bir şey var ise o da bilim ile dinin iyi geçinemediğidir.
إن كان هناك شيء واحد أعرفه سيكون هو : العلم والدين لا يختلطان

bildiğim bir şey varsa o da bir daha aldatılamayacağımız.
شيء واحد أعرفه بالتأكيد نحنُ لن يتم خداعنا مرة أخرى

Eğer bildiğim bir şey varsa o da bir imaj oluşturmaktır.
إذا كان هنالك شيء واحد أعرفه فهو صنع صورة في الثانوية

Ama bildiğim bir şey varsa o da, yatıya kalmazsan mutlu olmadıklarıdır.
ولكن الأمر الوحيد الذي أعرفه هو أنهن يحزنّ إن لم تقضِ الليلة

- Tek bildiğim bir kere beraber olmuşlar.
كل الذي أعرفه على ما يبدو بإنها نامت مرة مع ذلك الرجل

Çünkü bildiğim bir şey varsa,
لأنه إن كان هنالك شيئاً واحداً أعلمه

Eğer bildiğim bir şey de varsa, takım arkadaşlarının saygısını yitirdiğin an, işin bitmiştir.
وإذا كان هناك شيئ واحد اعلمه أن الثانية التي تفقد فيها إحترام زملائك بالفريق تنتهي فيها

Ama bildiğim bir şey varsa; bir kadın yalnız kalmak istiyorsa bunu sağlayacaksın.
شيء واحد أعرفه هو عندما تريد المرأة فسحة فأمنحها فسحة

Bu işte çok uzun zamandır çalışıyorum ve bildiğim bir şey varsa o da böyle bir cinayetin içinde muhakkak bir kadın olduğudur.
لدي خبرة طويلة ، وهناك شيئ واحد أعرفه جريمة مثل تلك لابد أنها بسبب امرأة

Yıllarca polislikten sonra bildiğim bir şey varsa o da bizim fazla çalışma yapmayı sevmediğimizdir.
إذا كان هناك شيء واحد أعرفه بعد سنوات طويلة من كوني مع الشرطة

bildiğim bir gerçek varsa o da bir sürü kız arkadaşın olduğu.
حسناً ثمة شىء واحد أعرفه كحقيقة: لديك خليلات كمثل مكيال حبوب "البوشل"

- Belki bir önemi yok ama şu hayatta bildiğim bir şey varsa o da internet bağlantısını düzeltmektir.
ولكن هناك شيء واحد أعرفه وهو كيفية أصلاح جهاز الأتصال بالأنترنت

Çünkü bildiğim bir şey varsa o da bir efsaneyi nasıl yayacağımdır.
لأن هناك شيء واحد أعرفه وهو كيفية نشر أسطورة.

Çünkü bildiğim bir şey varsa başka birisiyle evlenmeyeceğim.
لأن هناك شيء واحد أعرفه وهو أنني لن أتزوج غيرك

Eğer bildiğim bir şey varsa, o da sesimdir.
اذا كان هنالك شيء واحد أعرفه , هو صوتي

bildiğim bir şey daha varsa o da uzay mekiğinin atmosfere girerken yanmasını engelleyen maddenin aynısından yapılmış kolları pofuduklu iğrenç bir elbise giyecek olmam.
،والشيئ التالي الذي أعرفه أنا أرتدي فستان منرفز أكمامه منتفخه مصنوع من مواد تحمي مكوك الفضاء

Bak, tek bildiğim bir kere beraber olmuşlar.
إستمع ، كل الذي أعرفه على ما يبدو بإنها نامت مرة مع ذلك الرجل

Kimchi pilavı hakkında bildiğim bir şey varsa o da ısının işleri iyice kızıştırdığıdır.
(إذا كان هُناك شيئاً واحداً أعلمه بشأن الرز المقلي لـ(كيمتشي فهو أن تلك الحرارة تركلك حقاً وتُسبب حزاً

Sakin, küçük bir hafta sonu mu? Dinle, Doktor, bildiğim bir şey varsa, o da ortak damak tadır.
عطلة هادئة ؟ اسمع يا دوك ,لو هناك شئ واحد اعلمه عن الذوق العام ...

Eğer bildiğim bir tek şey varsa o da şu:
لأن إذا كان هناك شىء واحد أعلمه فهو هذا:

Sevmediğimi bildiğim bir şeyi yapmaktansa hiçbir şey yapmamayı tercih ederim.
أفضل ألا أفعل شيئا وأكون سعيدا على أن أعمل في وظيفة أكرهها

Senin hakkında bildiğim bir diğer şey sıkboğaz edilmekten nefret edersin.
شيءٌ آخر أعرفه عنكِ أعرف أنكِ تكرهين كونكِ محطّاً للأنظار.

Fakat bildiğim bir şey, Bulutlar hakkındaki olumsuz düşüncenin tamamen haksız olduğudur.
ولكن ما أعرفه حقاً هو: الانتقاد اللاذع للسحب ليس عادلاً على الإطلاق.