| Yani, hasta hakkında kesin olarak bildiğimiz tek şey havada süzülmediği. | Open Subtitles | اذن الشيء الوحيد الذي نعرفه بالتأكيد هو انه لم يكن يحلق |
| Üzerinde yaşam olduğunu bildiğimiz tek gezegen biziz. | TED | نحن الكوكب الوحيد الذي نعرفه ويوجد عليه حياة. |
| Şu anda, Dünya üzerinde yaşam olduğunu bildiğimiz tek gezegen. | TED | حاليا, الارض مازال هو الكوكب الوحيد الذي نعرفه الذي يعج بالحياة. |
| - bildiğimiz tek şey hâlâ Los Angeles'ta oldukları. - Ama bu uzun sürmeyecektir. | Open Subtitles | "على حد علمنا, فهما مازالا فى "لوس أنجلوس - لن يكونا كذلك لمدة - |
| Şu ana kadar, ona bıçak çektiğini bildiğimiz tek kişisin. | Open Subtitles | وحتى الآن أنت الوحيد الذي نعرف أنه حمل سكين عليها |
| Her şeyden önce bildiğimiz tek şey General Langdon'un bir vatansever olduğu. | Open Subtitles | هناك شيء واحد نعرفه قبل كل شيء جنرال لانغدون كان رجلاً وطنياً |
| bildiğimiz tek şey, adamın amansız biri olduğu. | Open Subtitles | . ما نعرفه أنه غير رحيم |
| Bu meselelerle ilgili problem şu: üstümüzde yığılıyorlar, çünkü dünyada iyi bir şey yapmanın bildiğimiz tek yolu yaşamımızla ölümümüz arasında yapmamızdır. | TED | لكن هناك مشكلة مع هذه المسائل: إنها تتراكم علينا، لأن الطريقة الوحيدة لمعرفة ما إذا قمنا بعمل حسن في هذا العالم هي أن نقوم به ما بين الولادة والموت. |
| Kıymetli ve eşsiz, hala bildiğimiz tek yuva. | TED | إنه ثمين, إنه متفرد, وما زال حتى الآن الملاذ الوحيد الذي نعرفه. |
| Ve bu türden cihazlarla hesap yapabilen, hesap yapabildiğini bildiğimiz, tek şey beyin. | TED | والشيء الوحيد الذي نعرفه الى حد الآن ، و الذي يمكنه أن يشتغل مع هذا النوع من الأجهزة ، هو الدماغ. |
| bildiğimiz tek önemli şey, bunun en uygunsuz, en beklenmedik zamanda geleceğidir, mesela Dünya Şampiyonasına biletin olduğunda, ve bu işler her zaman böyle yürür. | Open Subtitles | ولا نعرف كيف، الشيء الوحيد الذي نعرفه.. هو أنّه سيأتي في أسوأ وقتٍ ممكن حينما تحصل على تذاكر لبطولة العالم |
| Yaşamı desteklediğini bildiğimiz tek güneş sistemi bizimkisi. | Open Subtitles | نظامنا الكوكبي هو النظام الوحيد الذي نعرفه يقوم بدعم الحياة |
| Tamam şu an kesin olarak bildiğimiz tek şey babamla birlikte şükran günü yemeği yemeliyiz. | Open Subtitles | حسناً ,الشىء الوحيد الذي نعرفه بشكل مؤكد الآن أنه علينا أن نتناول عشاء عيد الشكر مع أبي |
| Bizler için bildiğimiz tek geçmiş bu olacak. | Open Subtitles | وبالنسبة لبقيتنا، سيكون التأريخ الوحيد الذي نعرفه. |
| Doğadaki gerçek yerini kavrama kabiliyetine sahip evrende herhangi bir yerde bildiğimiz tek tür. | Open Subtitles | الوحيد الذي نعرفه في أي مكان في الكون الذي كان قادر على فهم مكانه الحقيقي في الطبيعة. |
| O dönem bildiğimiz tek şey, sizin burada olmadığınızdı. | Open Subtitles | ولكن كما تعلمني، في ذلك الوقت الأمر الوحيد الذي نعرفه أنكِ لم تكوني حاضرة |
| Kesin olarak bildiğimiz tek şey düzeltmenin imkânsız olduğu. | Open Subtitles | فى الحقيقة، الشيء الوحيد الذي نعرفه الآن أنه سيكون من المستحيل إصلاح هذا |
| - bildiğimiz tek şey hâlâ Los Angeles'ta oldukları. - Ama bu uzun sürmeyecektir. | Open Subtitles | "على حد علمنا, فهما مازالا فى "لوس أنجلوس - لن يكونا كذلك لمدة - |
| bildiğimiz tek şey yatağının altında bir Da Vinci olabileceği. | Open Subtitles | لديّه شيطان أسفل سريره على حد علمنا |
| Şu ana kadar, ona bıçak çektiğini bildiğimiz tek kişisin. | Open Subtitles | وحتى الآن أنت الوحيد الذي نعرف أنه حمل سكين عليها |
| Eğitimde bildiğimiz tek şey en iyiyi ölçmenin zeka seviyesiyle olduğu | TED | في التعليم،الشيء الوحيد الذي نعرف نقيمه بشكل جيد |
| Onların bilmeyip de bizim bildiğimiz tek şey... | Open Subtitles | شيء واحد نعرفه ولا يعرفونه.. |
| bildiğimiz tek şey bağlantıyı kaybettikten kısa bir süre sonra geçidin yakınlarında kararlı bir hiperuzay penceresi açılması sonucu ufak bir radyasyon patlaması oldu. | Open Subtitles | لذا يمكننا أن نفترض{\pos(192,200)} بأنه ليس لديهم القدرة على استهداف المركبة ما نعرفه أنه مباشرة{\pos(192,200)} بعد فقد الاتصال، كان هناك انفجار قصير{\pos(192,200)} من الإشعاع على مقربة من البوابة |
| Düşüm için bildiğimiz tek yol, sera gazlarının salınmasından kaçınmak ve oradaki zararlı gazları yok etmek. | TED | الطريقة الوحيدة لمعرفة كيفية القيام بذلك هي عن طريق السحب، وذلك بتجنب إنتاج المزيد من الغازات الدفيئة وتخفيض الكمية الموجودة بالفعل حاليًا. |