Kütüphane yolunu biliyor musun diye seni test ediyordum. Gidelim. | Open Subtitles | كنت أختبرك فقط لأرى إن كنت تعرف الطريق إلى المكتبة |
Aslında, Talon' da olanları biliyor musun diye soracaktım. | Open Subtitles | في الواقع كنت أتساءل إن كنت تعرف حال التالون |
- Ne? Yanıldığını anlayınca böyle oluyor işte. - Sen biliyor musun diye görmek istedim. | Open Subtitles | هكذا تبدو عندما تعرف أنّك مخطئ، أردتُ أن أرى إن كنت تعرف حتى. |
Nerede olduğunu biliyor musun diye bir daha soruyorum. Çünkü biliyorsan ve söylemiyorsan bu seni suç ortağı yapar. | Open Subtitles | سأسألكِ مجدّداً لو تعرفين مكانه لأنه لو تعرفين ولم تخبريني |
İhtiyacı olabilecek bir klinik biliyor musun diye soracaktım. | Open Subtitles | كنت أتسائل لو تعرفين عيادةَ تحتاجها |
Nasıl insanlar olduklarını biliyor musun diye merak etmiştim. | Open Subtitles | أتساءل إذا كان لديك سبب لتعرفي كيف هي حياتهم كأناس |
Nasıl insanlar olduklarını biliyor musun diye merak etmiştim. | Open Subtitles | أتساءل إذا كان لديك سبب لتعرفي كيف هي حياتهم كأناس |
Neyse, duvardaki görüntülerle ilgili bir şey biliyor musun diye sordum. | Open Subtitles | -أود أن أرى ذلك . -على أية حال ، سألتُ لأتبيَّن إن كنت تعرف شيئًا عن حائط الصُّور هذا. |
Dixon hakkında bir şeyler öğrendim. Bir şey biliyor musun diye merak ettim. | Open Subtitles | (عرفت بعض الأشياء عن (ديكسون وتساءلت إن كنت تعرف شيئاً |
Dixon hakkında bir şeyler öğrendim. Bir şey biliyor musun diye merak ettim. | Open Subtitles | عرفت بعض الأشياء عن (ديكسون) وتساءلت إن كنت تعرف شيئاً |