Geri kalan bizler içinse, beklemekten başka yapacak birşey yoktu. | Open Subtitles | بالنسة لبقيتنا, لم يكن هناك شيء نستطيع فعله سوى الانتظار |
Yanlış birşey yoktu. India benden ölesiye nefret eder. Gidemem, Rhett. | Open Subtitles | لم يكن هناك شيء خطأ، إن إنديا تكرهني لذا لا أستطيع الذهاب |
Şey, geçen geldiğimde TV izliyordun ve izleyecek pekte birşey yoktu. Bu yüzden bende sana DVD oynatıcımı ödünç veriyorum. | Open Subtitles | آخر مرّة كنتُ هنا, كنتِ تشاهدين, إلا أنّه لم يكن هناك شيء, لذا سأعيرك مشغّل الأقراص خاصّتي. |
Öyle görünüyor ki, birşeyi önlemeye çalıştı... ama yolda da birşey yoktu. | Open Subtitles | يبدو وكأنهُ كان يحاول تجنب ...الإصطدام بشيء ولكن لم يكن هناك شيءٌ على الطريق |
Olanları değiştirebileceğimiz hiç birşey yoktu... sana bunu söylemeliydim... | Open Subtitles | ".. لم يكن هناك شيءٌ يمكنكَ فعلهُ لتغيير هذا" ".. |
Tatlım, burada hiçkimsenin yapabileceği en ufak birşey yoktu. | Open Subtitles | لا يوجد شيء كان يمكن لأحد فعله يا عزيزتي |
Senin yapabileceğin birşey yoktu. | Open Subtitles | لا يوجد شيء كان بامكانكِ تغييره |
Sadece dün gece bir ses duydum, ve bakmaya gittim, um... ama birşey yoktu yani merak etme. | Open Subtitles | سمعت ضجة الليلة الماضية وذهبت لاتفقد لكن لم يكن هناك شيء ، لاتقلقي |
Ailesinin teşhis etmesi için birşey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك شيء حتى يتعرف عليها أبويها |
Dairede hiç birşey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك شيء في الشقة |