Ama bir çözüm var: emekçi yoksulları ortadan kaldırmak. | TED | ولكن هناك حل: القضاء على الطبقة العاملة الفقيرة. |
Sizi sürekli gözetim altından tutmaktansa, çok daha kolay bir çözüm var. | Open Subtitles | بدلاً من مراقبة حركاتك هناك حل أسهل بكثير لهذة المشكلة |
Pekala, sadece bir çözüm var. Pisliğimi temizleyip kasabadan gitmem lazım. | Open Subtitles | حسناً ، هناك حل واحد فقط لدي بأن أنظف الفوضى و الرحيل من المدينة |
Sorunlarınızın hepsine bir çözüm var aslında. | Open Subtitles | ثمّة حلّ لكل مشكلاتكما، كما تعلمان |
Herkes Silas konusunda endişeli ama tüm bunlar için bariz bir çözüm var. | Open Subtitles | الجميع قلق حيال (سايلس) بينما ثمّة حلّ جليّ للأمر برمّته |
Bana kalırsa basit bir çözüm var. | Open Subtitles | ،لكن كما أتبيّن هنا هناك حلّ بسيط |
Bana kalırsa basit bir çözüm var. | Open Subtitles | كما أتبيّن، هناك حلّ بسيط |
Şimdi yapabileceğin tek bir çözüm var onu da sen geri çevirdin. | Open Subtitles | هناك حل بسيط ،تستطيعين فعله الأن و تقضي علي |
Bu da düşünmediğimiz başka bir çözüm var demektir. | Open Subtitles | مما يعني أن هناك حل آخر نحن، لم أفكر فيه |
Size evinizde böcek ya da lavabonuzda bakteri olduğunu söylesem ve bunun için insan üretimi bir çözüm var; kökünü kurutacak, yok edecek, arındıracak bir ürün. | TED | لو قمت بإخبارك أن هناك حشرة في منزلك او بكتيريا في المغسلة، كان هناك حل انساني مبدع لهذه المشكلة، منتجات للإستئصال، الإبادة، تعقيم. |
Şimdi bütün bu sorunlara bir çözüm var. | TED | الآن هناك حل لكل تلك المشكلات. |
Obeziteye bir çözüm var. Bu, enerji dengesi. | Open Subtitles | هناك حل للبدانة ألا وهي موازنة الطاقة |
Fakat, şükürler olsun ki bir çözüm var. | TED | لكن لحسن الحظ، هناك حل. |
Bir yerlerde bir çözüm var. | Open Subtitles | هناك حل في مكان ما |
bir çözüm var. | Open Subtitles | هناك حلّ |