Eğer ona dokunmak için uzanırsan çiçeğin, aslında bir çiçek olmadığını yüzlerce küçük böceğin oluşturduğu bir dizayn olduğunu keşfedersin. | Open Subtitles | إذا حاولت لمسها تكتشفين أن الزهرة ما كانت زهرة مطلقا بل تشكيلة من مئات الحشرات الصغيرة جدا تسمى بق الفتيد |
Bakalım sihirli bir çiçek yaratabilecek miyiz? Olur mu sence? | Open Subtitles | وشوف إذا أمكننا أن ننتج زهرة سحرية أتسائل هل يمكننا؟ |
Ve özellikle yüksek talep gören bir çiçek vardı: lale. | TED | وكان هنالك زهرة واحدة مطلوبة جداً بشكل خاص إنها زهرة التوليب. |
Buradan geçiyordum bir çiçek seversin diye düşündüm. | Open Subtitles | .... ولكنى فقط كنت ماره وظننت ...انك ربما تروق لك زهره |
Tanrım, buraya gelip bir çiçek getirmekte ne zorluk var ki? | Open Subtitles | ماذا يفعل الأشخاص ليحصلوا على القليل من الزهور |
Bu yüzden egzotik bir çiçek olarak düşünülmüştü. Ayrıca, tek bir lalenin açması yıllar alabildiğinden yetiştirmesi zor bir çiçekti. | TED | ولهذا اعتبروها زهرة فريدة والتي كان أيضا من الصعب زراعتها لأنها قد تستغرق سنين لإزهار زهرة توليب واحدة. |
Öldüğü noktada bir çiçek bitti, biz de o çiçeğe Narcissus(Nergis) diyoruz. | TED | ونبتت زهرة مكان موته وتمت تسميتها باسم نارسيسيوس أي النرجس. |
Afrika'da, Kenya'da çok güzel bir çiçek var. | Open Subtitles | في أفريقيا، في كينيا، هناك زهرة جميلة جدا |
Böyle ufak bir çiçek için neden bu kadar heyecanlandığını anlayamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أفهم لماذا كنت قد أصبحت عاطفي جدا حول زهرة صغيرة. |
Evet, bir çiçek verirsen seni her yere izlerler. | Open Subtitles | أوه . أجل أعطهم زهرة و سيتعقبونك أينما ذهبت |
Bir arkadaşımın yeni açmaya başlamış bir çiçek gibi koparıldığını gördüm. | Open Subtitles | رأيت صديقةً لي، تُقطف مثل زهرة كانت على وشك التفتّح |
Bir arkadaşımın yeni açmaya başlamış bir çiçek gibi koparıldığını gördüm. | Open Subtitles | رأيت صديقةً لي، تُقطف مثل زهرة كانت على وشك التفتّح |
Çevredeki bir dişiyi ziyaret ediyor ve dahası evde hiç yapmadığı bir şeyi, taçyaprağından bir çiçek buketi taşıyor. | Open Subtitles | إنه يزور جارته، والأدهى من ذلك، يحمل باقة أزهار، بتلة زهرة شيء ما فعله قط لزوجته. |
Vali Scamboli'nin elinden bir çiçek daha kurtuldu. | Open Subtitles | زهرة أخرى فرتْ مِنْ قبضة رئيسِ البلدية سكامبولي |
Bu çok romantik! Merak ediyorum da benim gerçek aşkım bana nadir bir çiçek verecek mi. | Open Subtitles | هذا رومانسي جداً , أتسائل إذا كان حبي الحقيقي سيعطيني زهرة نادرة أيضاً؟ |
bir çiçek alın sevgili bayan. bir çiçek alın. | Open Subtitles | اشترى زهره يا عزيزى. |
Veya biz çatıda egzotik bir çiçek bahçesi kurabiliriz. | Open Subtitles | أو يمكننا الصعود الى سطح المنزل ونقوم ببناء حديقة من الزهور |
Onun için bir çiçek gibi açtı ve dönüşüm tamamlanmıştı. | Open Subtitles | لقد تبرعمت له كزهرة وأن تجسيدها قد إكتمل |
- O halde gel benimle ve cesur annen için kraliçelere layık bir çiçek demeti hazırla. | Open Subtitles | هيا تعال وعليك إحضار باقة ورد مناسبة للملكة |
Bu mezuniyet balosunu bir babanın, oğlunun smokinine asla bir çiçek takamayacağını düşünüp, üzülmesiyle başlattık. | TED | بدأنا الحفلة الموسيقية الراقصة بعدما سمعنا رثاء أب أنه لن يعلق أبدًا وردة على صدرية بدلة ابنه. |
Ölümcül, melez bir çiçek virüsünü nasıl ticari bir depoda saklayabildin? | Open Subtitles | كيف لك أن تخزن فيروس هجين الجدري القاتل في منشأة تجارية؟ |
Anna bize "iki böcek bir çiçek" diyordu. | Open Subtitles | كانت آنا تسمينا " مسيحيين ويهودي " |
bir çiçek, güneş gördüğünde açar. | Open Subtitles | لو منحتي الوردة شيء من نور الشمس فسوف تتفتح |
Aşksız bir kadın, güneşsiz bir çiçek gibidir. | Open Subtitles | نعم؟ المرأة بدون حب تذبل مثل الزهرة بدون شمس |
Fikrine yatırım yapabilir: ...self-servis bir çiçek tezgahı. | Open Subtitles | إنه مهتم بفكرتك عن كشك للأزهار للخدمة الذاتية |