| Burada bir çocuk var diyelim günde sekiz yemek kaşığı şeker tüketiyor. | TED | لدينا طفل هنا، يتناول كما تعرفون ثمانية ملاعق سكر يومياً. |
| Sokağın karşısında dikilmiş duran... ya da buraya doğru gelen bir çocuk var mı? | Open Subtitles | هل هناك ولد قادم إلى هنا أو واقف في الطرف الاخر من الشارع؟ |
| Jüri de sizinle aynı fikirde olacaktır ama şu anda bazı sorulara cevap vermesi gerek çünkü bulmamız gereken bir çocuk var. | Open Subtitles | حسناً,هيئة المُحلفين قد تتفق معك لكن في الوقت الراهن عليه أن يُجيب عن بعضِ الأسئلة. بسببِ أن هناك صبي نحتاجُ لأيجاده.شكرا لك |
| Burada bir çocuk var Ağabeyine organ nakli yapılmazsa bombayla burayı uçurmayı planlıyor. | Open Subtitles | يوجد فتى هناك سيفجر هذا المكان طالما أخيه لم يحصل على الزراعة |
| Bahçede devamlı top oynayan bir çocuk var. | Open Subtitles | حسناً , يوجد طفل صغير يلعبدوماًفي الحديقة. |
| Bunu yapmaya istekli bir çocuk var, ama karşılığında para istiyor. | Open Subtitles | هناك فتى يرغب بتمشيتهم ولكنه يريد مالاً لقاء ذلك |
| Pekala, motorcu bir çocuk var, biraz yakışıklı biraz da tehlikeli. | Open Subtitles | هنالك فتى الدراجة النارية إنه لطيف و خَطِر نوعاً ما |
| Aslında olan şu; bilgisayarı kullanan tek bir çocuk var. | TED | ما تحصل عليه في الواقع، هناك طفل واحد يشغل الحاسوب. |
| Yolun ortasında bir çocuk var, ...ve o... bisikletten düşmüş. | Open Subtitles | ثمة فتى على الطريق سقط من دراجته. |
| Çünkü şu an aşağıda kafası dağıtılmış bir çocuk var. | Open Subtitles | لأن الآن لدي طفل في الطابق السفلي مع رأسه المحطّم |
| Ben eğlence komitesindenim. Aramızda zeka özürlü bir çocuk var. | Open Subtitles | انا مع اللجنة الاعلانية لدينا طفل معاق ذهنيا |
| Ortada beş yıldır görmediği beş yaşında bir çocuk var. | Open Subtitles | حسناً ، لدينا طفل هنا بعمر خمسة أعوام حيث لم يرى والده منذ خمس سنين |
| Üst katta küçük bir çocuk var. İki hafta önce otobüsümü soydu. | Open Subtitles | في الاعلى هناك ولد قام بسـرقتي من اسـبوعين وهددني بسـكين على عنقي انتبهوا |
| Evet, işler biraz kontrolden çıktı. Ama ortada yaralı kayıp bir çocuk var. | Open Subtitles | أجل، الأمور خرجت عن السيطرة قليلاً، لكن هناك ولد مفقود و مصاب |
| Pekala şimdi önümde oturan uzun boylu bir çocuk var onun yüzünden tahtayı göremiyorum. | Open Subtitles | هناك صبي طويل يجلس أمامي في الفصل ولا أستطيع رؤية السبورة |
| -Selam tatlım cep telefonunu soran bir çocuk var burada. | Open Subtitles | يوجد فتى هنا يسأل عن الهاتف الخليوي |
| Topher buda senin küçük şakalarından biri olmasa iyi olur burada Danny Reyes olduğun iddia eden bir çocuk var Danny Reyes Lockton'dan. | Open Subtitles | توفر , كان من الافضل أن لا أكون من ضمن مزاحك يوجد طفل هنا يدّعون أنه داني رايز داني رايز , من لوكتون رنين أجراس؟ |
| Sesini kes, akıllı çocuk! Üç km geride ölü bir çocuk var. | Open Subtitles | إخرس أيها الذكي, هناك فتى ميت على بعد 3 أميال من الطريق السريع |
| Anne, okulumda J.J. adında şişman bir çocuk var ve çok komik. | Open Subtitles | أمي هنالك فتى سمين في مدرستي يدعى جي جي وهو مضحك |
| Orada bir yerlerde sekiz yaşında küçük bir çocuk var. | Open Subtitles | هناك طفل صغير بعمر 8 سنوات في مكان ما هناك |
| Orada dışarıda, hendeğin ortasında olan bir çocuk var ve sen ortaya çıkarıp ve kapanması konusunda, kederli ailesine gerçekten yardım edebilirsin? | Open Subtitles | ألم يخطر لك أبدًا بأن هناك فتى في الخارج في أسفل خندق، وبأنك يمكن أن تساعد فعلاً |
| Gitmeyi bekleyen bir çocuk var burada. Harika. | Open Subtitles | لدينا صبي ينتظر نقله |
| Yani elimizde beyaz bir polis tarafından vurulan siyahi bir çocuk var. | Open Subtitles | ضمن حقوقه و الآن لدينا فتى زنجي ميت ملقى هناك بسبب ضابط شرطة أبيض |
| - Evet? - Hatta bir çocuk var. | Open Subtitles | لدى طفل على الهاتف |