Yani, eğer bir öğrenci bu dersten kalırsa, sınıfıyla birlikte mezun olamaz. | Open Subtitles | لذا اذا رسب احدهم فيه ذلك الطالب لن يتخرج مع زملاء فصله |
Ve şimdi, bir karar vermesi gerektiğini düşündüğüm bir öğrenci. | Open Subtitles | والآن مع الطالب المتخرج الذى أعتقد أنه يود إلقاء خطاباً |
Cannon'ın bir otel odasında bir öğrenci ile görülmesi kovulması için yeterli olmalı | Open Subtitles | مجرد القدوم لمقابلة طالب في غرفة فندق لابد أن يكون كافيا لطرد كانون |
Şimdi bir öğrenci. Her gün okula gelen olacaktır. | Open Subtitles | أنت طالب الآن ، ستحضر للمدرسة كل يوم |
Beşinci sınıftayken bir öğrenci bana, ailemin mülteci olup olmadığını sordu. | TED | عندما كنت في الصف الخامس، سألني أحد الطلاب ما إذا كان أفراد عائلتي من اللاجئين. |
Bugün aramızda, bir metanet ve güç örneği sergilemiş, imkansız olan hiçbir şey olmadığını ispatlayan bir öğrenci var. | Open Subtitles | وسطنا اليوم هناك طالب الذي ضَربَ مثلاً لقوة الارادة وأثبتَ أنة لا شيء مستحيل |
Eğer bir öğrenci yasal bir vasiyle kalıyorsa kişisel geçmişe burnumuzu sokmayız. | Open Subtitles | إذا كان الطالب يعيش مع وصي قانوني فلا نتمعن في التاريخ الشخصي |
Ve Wade Burke de göründüğü kadar mükemmel bir öğrenci değildi. | Open Subtitles | و وايد بورك كان الطالب المثالي و تبين أنه ليس مثاليا |
Hayal edin ki bir öğrenci Kalküta'dan birden sizin oğlunuza bir şeyler öğretiyor olsun, ya da sizin oğlunuz Kalküta'daki o çocuğa bir şeyler anlatabilir mi? | TED | تخيلوا ما سيحدث لو ان ذلك الطالب في كلاكتا استطاع تعليم ولدك فجأة أو ان ابنك استطاع تعليم ذلك الطفل في كلاكتا؟ |
Hatta bir gün bir öğrenci bana şunu sordu: "Hayali adet öncesi gerginlikleri de olur mu?" | TED | في الحقيقة، سألني طالب في اليوم الآخر، هل يصابوا بالدورة الشهرية الوهمية؟ |
Hem de çok iyi bir öğrenci. | Open Subtitles | أنت طالب جيد جداً |
Psikoloji dersi alan bir öğrenci de seninle beraber olacak hem denetlemek hem de tepkilerini kaydetmek için. | Open Subtitles | أحد الطلاب الجامعيون من قسمَنا سَيَكُون مَعك طوال مدّة الإختبارِ للإشْراف عليك وتسجّيلُ ردودَكَ. |
Ama içinizden bir öğrenci, hepinizden çok utanmalı. Ayağa kalk MacGill. | Open Subtitles | ولكن يبدو أن هناك طالب يحب أن يتعرض للاحراج دائما قف سـيد ماكجيل |
Tüm bunlar bir öğrenci olarak benim için çözmesi zor, tam bir bilmece gibiydi. | TED | بالنسبه لطالب جامعي، كل ذلك كان بمثابة لغز من الصعب حله. |
Ama Umar şahane bir öğrenci. İnanılmaz bir çocuk. | TED | و لكن عمر ، طالب مجتهد |
Kahvaltıyı bir öğrenci için geciktirmeye alışık değiliz. | Open Subtitles | نحن لا نسمح بتأخير فطور من أجل طالب واحد. |
Bu kızın ne kadar iyi bir öğrenci olduğu umurumda değil! Oğlumuzun Princeton'a gitmesi gerekiyordu. | Open Subtitles | أنا لا أهتم بكم أصبحت تلك الفتاة طالبه ماهرة |
Evet, bir öğrenci müdireyi görmek için randevu almaya çalışıyor. | Open Subtitles | أجل، فلقد كان طالبٌ يحاول أن يحدد موعداً لرؤية المدير |
Ve bunun sebebi de, yarışmalarda yer alan bir öğrenci ordumuzun olmasıdır. | TED | والسبب يرجع لامتلاكنا جيشًا من الطلاب الذين يشاركون بالمسابقات |
bir öğrenci saldırıya uğradığını iddia ediyor. | Open Subtitles | أحد التلاميذ يدعي أنه تعرض لاعتداء |
Değişim programından bir öğrenci. Galiba Güney Amerikalı. | Open Subtitles | إنها طالبة تبادل، أعتقد أنها من أمريكا الجنوبية |
Tek isteğim piyano yarışmasını kazanacak iyilikte bir öğrenci. | Open Subtitles | كل ما أريده هو تلميذ واحد جيد بما فيه الكفاية لربح مسابقة البيانو |
Birkaç önce ofisime bir öğrenci geldi. | TED | كان هناك طالبة فى مكتبي قبل بضعة أسابيع. |