Kimse kafana silah dayayıp seni bir şey yapmaya zorlamıyor. | Open Subtitles | لا يوجه أحد مسدس لرأسك ويجبرك على فعل أي شيء |
Ancak Kanan doğru bir şey yapmaya çalışırken birşeyleri oldukça yanlış yaptı. | Open Subtitles | و لكن كينين فعل شيء مروع وهو يحاول أن يقوم بالصواب |
- Senin için söylüyorum. - bir şey yapmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | ـ أنا أحاول أساعدك ـ أنا أحاول القيام بشيء ما |
Bir daha öyle bir şey yapmaya kalkışmadı. | Open Subtitles | الآن ، إنها لم تحاول فعل شئ من هذا القبيل |
Sanırım kendine geliyor. bir şey yapmaya kalkışırsa, yine çarparım. Sakin ol, Eleanor. | Open Subtitles | اعتقد انه يصحو اذا حاول القيام بأي شيء فاصعقيه ثانية |
Bu yüzden bir şey yapmaya kalkışma. Sen beni rahat bırak, ben de seni rahat bırakayım. | Open Subtitles | لذا لا تحاول فعل أى شئ أخرق أبتعد عنى وسأبتعد عنك |
Eğer herhangi bir şey yapmaya kalkışırsanız dökülmüş benzindeki gökkuşağı gibi üzerinizde dururum. | Open Subtitles | وصدقوني إن حاولتم فعل أي شيء أي شيء سأبقى معكم كظلكم |
bir şey yapmaya kalkarsa vur. Nerede? Ha? | Open Subtitles | فقط أطلق عليها النار إذا حاولت فعل أي شيء , أين هو؟ |
Ama onu isteği dışında bir şey yapmaya zorlamayacağız. | Open Subtitles | ولكننا لن نجبره على فعل أي شيء ضد إرادته. |
Şimdi kendi başıma ilk defa bir şey yapmaya çalışıyorum ama kendime güvenemiyorum. | Open Subtitles | بالواقع أنا أحاول فعل شيء بمفردي لكن لست واثق بمقدرتي |
Eğer biri bir şey yapmaya kalkarsa, iki elim de vurmak için müsait. | Open Subtitles | بينما يحاول أحد فعل شيء تبقى يداي فارغتان بما يطلق النار |
Sonra bu hıyarlar bir şey yapmaya mı karar verdi? | Open Subtitles | ثم ماذا، قرر هؤلاء الأوغاد فعل شيء تجاه ذلك؟ |
Teyzem, kendisinin bir şey yapmaya zorlandığını düşünürse... | Open Subtitles | عندما تظن عمتي أن أحدهم يحاول إرغامها على القيام بشيء ما فإنها لا تفعله |
Bak, ben güzel bir şey yapmaya çalıştım. Ama bir aile olacaksak eğer, senin de bazı konularda uzlaşman gerek. | Open Subtitles | اسمعيني، لقد حاولت القيام بشيء لطيف ولكن إن كنا سنكون عائلة.. |
Bilmiyorum, ama yılanı bir şey yapmaya ikna eder gibi görünüyordun. | Open Subtitles | لا أعرف، لكن بدا أنك تحث الثعبان علي فعل شئ أو ما شابه |
Ne bir şey istemeye ne de nahoş bir şey yapmaya geldim. | Open Subtitles | انا لا اريد أي شيء؟ و انا هنا لا اريد القيام بأي شيء سيء |
Aptal bir şey yapmaya ya da biriyle konuşmaya kalkışırsan, seni öldürürüm Dyle. | Open Subtitles | لا تحاول فعل أى شئ أو تتكلم مع أى أحد "والا سأقتلك "ديـل |
Bu nedenle ne zaman fırsatım olsa, orada veya orası için bir şey yapmaya çalışırım. | TED | لهذا كلما سنحت لي الفرصة , احاول ان افعل شيئا فيها او لها. |
İyi bir şey yapmaya çalışıyordum. Herkes bana geliyor, Debra'yla konuş, annenle konuş. | Open Subtitles | حاولت القيام بشئ لطيف سئمت من الذين يأتون إلي ويتذمرون |
Daha yararlı bir şey yapmaya... televizyon izlemeye gidiyorum. | Open Subtitles | سأذهب لفعل شيء مفيد سأذهب لمشاهدة التلفزيون |
Ve bunu onaylayıp doğruladıklarında, Netflix çok basit ama çok etkili bir şey yapmaya karar verdi. | TED | وعندما تأكدوا من ذلك قررت نتفليكس عمل شيء بسيط، ولكنه مؤثر. |
Tom, David Brice'a zarar verecek bir şey yapmaya kalkışırsan sana engel olmaktan başka seçeneğim olmaz | Open Subtitles | ، توم، إذا كان فى نيتك فعل اى شئ يُضر بديفيد برايس لن يكون لدى اى خيار سوى ان اتاكد انك ستجنى ثمار فعلتك |
Eğer onu hazır olmadığı herhangi bir şey yapmaya zorlarsan hayatını mahvetmeyi görevim bilirim. | Open Subtitles | واذا اجبرتها على فعل اي شيء هي ليست مستعده ان تقوم به سوف اجعل مهمتي |
Ne zaman bir şey yapmaya kalkışsam içine ediyorsun. | Open Subtitles | كلّما حاولت القيام بأمر تأتين و تفسدين كل شيء |
Ekibim, üniversitede çok iyi bir şey yapmaya karar verdi. | TED | حسناً، فريقي قرر أن يفعل شيئاً مميزاً في الجامعة. |
bir şey yapmaya kalkışma yoksa bombayı patlatırım. | Open Subtitles | لا تُحاولي فعل أيّ شيءٍ وإلاّ فجّرتُ القنبلة. |