Korkarım hayır. Bu gece burada yapabileceğimiz bir şey yok. | Open Subtitles | للأسف ، لا لا يوجد شيء يمكننا القيام به الليلة |
Ama bu küçük düşürücü değil. Küçük düşecek bir şey yok. | Open Subtitles | ولكن الأمر ليس مهين لا يوجد شيء مهين حول هذا الموضوع |
bir şey yok. Bana doğru yürü. Dışarıda birileri var. | Open Subtitles | لا بأس ، فقط تحرك نحوى هناك احداً ما هناك |
Yapabileceğim bir şey yok. Yardım etmek isterdim... - ama yapamam. | Open Subtitles | أنا آسف ,ليس هناك ما أستطيع فعلة,أود المساعدة ,لكن لا أستطيع |
Şimdi çoğunuz nükleer füzyon diye bir şey yok diyorsunuzdur,. | TED | محتمل أن معظمكم يقول: لا يوجد ما يسمى بالإندماج النووي. |
Önemli bir şey yok ufak bir kaza, yaralanmış ve | Open Subtitles | لاشيء خطير مجرد حادث سيارة بسيط لكنها جرحت , لذا |
Gel de bak seni aptal. Demek bir şey yok ha? | Open Subtitles | بالله عليك , أيها الأحمق لا يوجد شئ فوق سقفك ؟ |
Pekâlâ, millet, devam edin. Burada izleyecek bir şey yok. | Open Subtitles | حسناً، يا رجال، تحرّكوا من هنا فلا يوجد شيء لرؤيته |
Neden olmasın Yüzbaşı? Bizim için burada bir şey yok. | Open Subtitles | لا أرى المانع يا كابتن لا يوجد شيء هنا لنا |
- Hayır, sağ ol. Benim halledemeyeceğim bir şey yok. | Open Subtitles | ـ لا, شكرا ً, لا يوجد شيء لا أستطيع حلّه |
Bir insanı çekecek kadar büyük herhangi bir şey yok, | Open Subtitles | لا يوجد شيء كبير بما فيه الكفاية لسحب أي شخص |
önemli bir şey yok. her şey yolunda benimle tartışmayı keser misin artık! | Open Subtitles | ليس بالأمر المهم. لا بأس. حسنا, هل يمكنك رجاءً التوقف عن الجدال معي؟ |
bir şey yok, tatlım. Benim için güçlü olmak zorundasın. | Open Subtitles | . لا بأس يا عزيزتيّ , أُريدكِ أن تكونيّ قويّة |
Eğer Santillan arkadaşınızı aldıysa yapabileceğiniz bir şey yok demektir. | Open Subtitles | إذا سانتيلان أخذ صديقك ليس هناك ما يمكنكم القيام به |
Ne düşündüğünüz çok önemli değil zaten yapabileceğiniz bir şey yok. | Open Subtitles | حسناً، لا يهم ماذا تظنون لأنه ليس هناك ما تستطيعون فعله. |
Yüzü bandajlı bir adamın yapabileceği fazla bir şey yok. | Open Subtitles | رجل مثلي بضمّادات على وجهه لا يوجد ما يمكنه فعله |
Benim geride durup seyretmek dışında yapabileceğim bir şey yok efendim. | Open Subtitles | ، لا يوجد ما أفعله هناك بإستثناء التحديق في صناديق التعبئة |
Hayır, yasalarda ara diye bir şey yok, tamam mı? | Open Subtitles | لا ذلك لاشيء في فترات الاستراحة حول اللوائح حسنا ؟ |
Beklemekten başka yapabilecek bir şey yok. Pygar, nerede oturuyorsun? | Open Subtitles | لا يوجد شئ نعمله سوى الأنتظار بيجار أين تعيش ؟ |
Bu arada, gitmesine izin vermekten başka yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | في الوقت الحالي ، ليس هناك شيء أستطيع فعله إلا الرحيل |
Hayatımda başka hiç bir şey yok. | Open Subtitles | أَرْجعُ للبيت مِنْ العملِ، وكُلّ عِنْدي عملُي. هناك لا شيء ما عدا ذلك في حياتِي. |
Demek plandaki yerim için bana söyleyebileceğiniz hiç bir şey yok. | Open Subtitles | إذن، ليس هنالك شيء لتخبرني به عن دوري في الخطة ؟ |
Endişelenecek bir şey yok. 30 saniye duruyor, sonda kendiliğinden aşağı ineriz. | Open Subtitles | لا شىء يدعو للقلق ، بعد 30 ثانيه سيكمل المصعد نزوله آلياً |
Kıza acele etmesini söyle. Güney tarafında bir şey yok. | Open Subtitles | قل لها ان تستعجل، ليس هناك شئ في الجانب الجنوبي. |
Artık yapabileceğin bir şey yok. Biri görmeden gidelim hemen buradan. | Open Subtitles | لا شيئ يمكنك عمله يجب أن نذهب قبل أن يراكِ أحد |
- Söyleyecek bir şey yok. Büyüklüğün bende kalmasından başka. | Open Subtitles | لايوجد شيء كي تقوله إلا ان تقول أني الرجل الأكبر |
- Bir şeyler lazım. - Yapabileceğimiz bir şey yok. | Open Subtitles | يجب أن نفعل شيئاً ما لا يوجد أي شيء لنفعله |
Her şeyin mahvolmasını izlemekten başka yapacak bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيئ نفعله الان سوى مشاهد الجميع يفجرون انفسهم |