Bir kadın için üstüne silah doğrultulmuş olunması bambaşka bir şeydir. | Open Subtitles | بالنسبة لأمرأة, أن ترى مسدساً موجهاً إليها هو شيءٌ مختلف بالكامل. |
Mutlu sonun ihtimaline dahi inanmak oldukça güçlü bir şeydir. | Open Subtitles | الإيمان حتّى بإمكانيّة حصول نهاياتٍ سعيدة هو أمرٌ قويٌّ جدّاً. |
Belirsizlik çok kötü bir şeydir. Evrimsel olarak kötüdür. Eğer onun yırtıcı bir hayvan olup olmadığından emin değilseniz, çok geç. | TED | الآن، الشك شيء سيء للغاية. إنه من الناحية التطورية هو أمر سيئ. إذا كنت غير متأكد أن ذلك مفترس، سيكون الأمر متأخرا جدا. |
Eğer Lord Vorborton ondan sıkıldıysa bu ayrı bir şeydir ve çok yazık. | Open Subtitles | إذا الرب اربورتون ببساطة تعب الطفل، هذا هو شيء واحد، وأنه لأمر مؤسف. |
İnternetin çeşitliliğini düşünün, internete her türlü veriyi koyabilmeniz gerçekten çok önemli bir şeydir. | TED | فكروا في تنوّع الشبكة، إنه شيء مهم جداً حقيقة ذلك أن الشبكة تسمح لك بوضع جميع أنواع البيانات هناك. |
Bu da çok doğal bir şeydir, ama bakın kuzenim Ceil'i ele alalım. Tina gibi güzel değildir. | Open Subtitles | إنه أمر طبيعي ، ابنة عمي سيل على سبيل المثال ليست بجمال تينا على الاطلاق |
Seks; aletini yalatan, kıçını emdiren şeydir ama yakınlık başka bir şeydir. | Open Subtitles | الجنس هو أن يُمصَ قضيبك أو مؤخرتك، لكن الحميمية هي شيءٌ آخر. |
Ya da hepsi bir sembol veya işaret gibi bir şeydir. | Open Subtitles | أو هذا الشيء هو رمز أو علامة أو شيءٌ من هذا |
Bir yetişkinin bir çocuğa vurması çok kötü bir şeydir. | Open Subtitles | عندما يقوم البالغ بضرب الطفل, فإن ذلك أمرٌ سيءٌ للغاية. |
Türbülans hareketli akışkanları olan hemen hemen tüm sistemlerde sık rastlanan bir şeydir. | TED | مع أنّ هذه الاضطرابات هي أمرٌ شائع، فهي تظهر في أي نظامٍ يحوي موائع متحرّكة. |
Bu hikaye benim için mükemmel bir şekilde son öğrendiğim o dersi yakalıyor: Mutluluk bizim bulduğumuz değil, yarattığımız bir şeydir. | TED | ترسم تلك القصة بالنسبة لي الدرس الأخير الذي تعلمته: السعادة ليست شيئا نجده، بل هو أمر نصعنه. |
-Seks birbirini seven iki insan arasında olması gereken özel bir şeydir. | Open Subtitles | الجنس هو شيء خاص بين اثنين من الناس الذين يحبون بعضهم البعض. |
Hayat gibi bir şeydir ki bir kez içeri girerseniz dışarı çıkamazsınız. | TED | إنه شيء أشبه بالحياة، ما إن تدخلها لا تستطيع الخروج منها. |
Ayarsız bir santrifüj çok üzücü bir şeydir. | Open Subtitles | إنه أمر محزن جداً جهاز طرد مركزي غير متدرج |
Bir dükkân birlikte yapılabilecek bir şeydir. | Open Subtitles | المحل يعني شيئاً بإستطاعتنا بناءه مع بعضنا |
O birisini gezegenin yüzeyinde ordan buraya göndermek için bir şeydir. | Open Subtitles | إنه شيءُ واحد لإرْسال شخص ما هنا وهناك على سطحِ الكوكبِ |
Bu sadece, bilirsin, ilk aşk. Sihirli, uhrevi bir şeydir. | Open Subtitles | إنّه فحسب ، كما تعلم ، الحبّ الأوّل انه شيء ساحر ، وأثيري |
Karşıt bir bakış açısı, kendisinden öğrenebileceğimiz bir şeydir; tartışacağımız değil. | TED | وجهات النظر المعارضة هي شيء لنتعلم منه لا لنجادله. |
Anne, babam sanatı düşünerek yapamazsın der. Sanat hissedip yaptığın bir şeydir. | Open Subtitles | لقد قال أبى أنك لا تفهمين الفن أنه شئ تشعرين به وتقومين بعمله |
Ağzınıza koyduğunuz küçük metal bir şeydir ve tıngırtı sesi çıkarır. | Open Subtitles | إنها شيء معدني صغير تضعه في فمك وتصدر ذبذبات، موسيقي جداً |
Güç.. Çoğu insanın fazla düşünmediği bir şeydir.. | Open Subtitles | " الطاقة ، شئٌ لا يفكر به معظم الأشخاص " |
Soğuk yaklaşma, istihbarat işinde uzak durmanız gereken bir şeydir. | Open Subtitles | الاسلوب البارد , هو شئ تحاول تَجنبه فى عمل الاستخبارات. |
İyileştirme gücü, muazzam bir şeydir. Muazzam bir şey. | Open Subtitles | والقدرة على الشفاء يمكن أن يكون شيء هائل، شيء هائل. |