Onları suya sok. Bir şeyi yok. İyileşecek. | Open Subtitles | إدخلوهم إلى الماء، إنها بخير إنها ستكون بخير |
Bir şeyi yok. Aşırı tepki vermeyi kes. | Open Subtitles | .إنها بخير .توقفي عن المبالغة في ردة الفعل |
Tamam millet. Bir şeyi yok. Şimdi sakinleş. | Open Subtitles | حسنا للكل إنه بخير إرتاحوا فقط و سوف أفتح التلفاز |
Ben sadece uyumasına yardım ettim, tatlım. Bir şeyi yok. | Open Subtitles | لقد إضطررت لأن أساعده في النوم يا عزيزتي، هو بخير |
Onun Bir şeyi yok. Sadece biraz boy attı. | Open Subtitles | إنّه بخير إنّها مجرّد طفرة في النمو |
Hiç birşeyi yok. Doktorla konuştum. Bir şeyi yok. | Open Subtitles | انه سليم، ليس مصاب بشيء، رايت الطبيب انه بخير |
Bir şeyi yok. Benimle konuşuyor, o kadar. | Open Subtitles | هي بخير ، تتكلم معي فقط هذا كل شيء |
Bir şeyi yok. Yolun aşağısında oynuyordu. | Open Subtitles | إنها بخير لقد رأيتها تلعب في الشارع |
Bir şeyi yok. | Open Subtitles | إنها بخير رائحتها كريهة قليلاً |
Bir şeyi yok. Gayet iyi. Kitap okuyor. | Open Subtitles | لا شيئ ، إنها بخير ، إنها تقرأ |
Bir şeyi yok. Menenjiti bile yok. | Open Subtitles | إنه بخير , إنه لا يعاني حتّى من التهاب السحايا |
Bir şeyi yok. İletişim yetilerini üstünde çok çalışıyor, ilerleme kaydediyor. | Open Subtitles | إنه بخير ويعمل بجد على مهاراته للتواصل إنه يصنع تقدماً |
Kendi kendini cezalandırıyorsun. Davey'in Bir şeyi yok. O iyi! | Open Subtitles | أنت تُعاقب نفسك ديفىبخير,إنه بخير. |
Hayır, Bir şeyi yok. Central Park'ta. | Open Subtitles | لا، هو بخير إنه في الحديقة الرئيسيّة |
- İyi, Bir şeyi yok. | Open Subtitles | هل هو بخير ؟ نعم هو بخير , بخير تماماً . |
Bir şeyi yok. Bu sadece bir fasulye silahı. | Open Subtitles | إنّه بخير إنّه مسدس حبات الفول |
Söylüyorum, Bir şeyi yok. Sadece bir bakalım Hugh. | Open Subtitles | أخبرك، انه بخير فقط انظر نظرة خاطفة سريعة، هيو |
Bir şeyi yok, gayet iyi durumda. Güven bana, sadece uyuyor. | Open Subtitles | هي حسنا هي بخير أعدك هي فقط نائمة |
Bir ay içinde idam edilecek, bu da demek oluyor ki, bu nehrin ötesinde ondan daha tehlikeli kimse yok, çünkü kaybedecek Bir şeyi yok. | Open Subtitles | و سيعدم بالكرسي الكهربائي بعد شهر و هذا يعني أنه لا يوجد من هو أخطر منه على ضفة هذا النهر لأنه ليس لديه ما يخسره الآن |
Bir şeyi yok. Gidip yat sen. | Open Subtitles | أنها بخير عودى لنومك |
Bir şeyi yok, hipnotize ettim. | Open Subtitles | إنه على ما يرام. تحت تنويماً مغناطيسياً. |
Muhtemelen sadece etrafında dönüyor. Yapacak fazla Bir şeyi yok. | Open Subtitles | إنه فقط يستعمل القوة والتهديد ليس لديه شيء آخر يفعله |
- Hayır, Bir şeyi yok. - Gidip bir baksam iyi olmaz mı sence? | Open Subtitles | كلا , أنه بخير ألا تعتقد أنه من الأفضل أن ألقى نظرة ؟ |
Öldürmedi, Vogel'ın Bir şeyi yok. Yates, kadınları birkaç hafta tutuyor. | Open Subtitles | لم يقتلها، إنّها بخير إنّه يبقي على نسائه أحياء لأسابيع |
Ve tam ben her şey bitmiş derken, tam daha başka Bir şeyi yok edemez ya da daha kötü bir şey yapamaz derken... | Open Subtitles | وأنّه لا يمكنه تدمير أيّ شيء آخر أو فعل أيّ شيء أسوأ... |
Bir şeyi yok ver şunu bana. Kan. | Open Subtitles | سوف يكون بخير فقط أعطينى هذه |
- Çocuğun Bir şeyi yok. Yaralı değil. - Evet. | Open Subtitles | لا يوجد خطب في الصبي ليس لديه أية آثار للجروح |