Böylece İskoçya'da kişiselleştirilmiş bilgisayar sesleri yaratan bir şirketle iletişime geçtik. | TED | لذا تواصلت مع شركة في استكلندا والتي تصنع اصوات كمبيوتر خاصة |
Bir uygulama için sözleşme dışı bir şirketle çalışıyorum. | TED | أعمل الان مع شركة كطرف ثالث لتصميم تطبيق |
Interval'deki projenin araştırma evresinde, Cheskin Research adında bir şirketle ortaklık kurduk, ve bu insanlar, Davis Masten ve Christopher Ireland, piyasa araştırmasının ne olduğu ve ne olması gerektiği yönündeki fikirlerimi tamamen değiştirdi. | TED | ومرحلة الأبحاث للمشروع في شركة انترفيل، لقد عقدنا شراكة مع شركة تشيسكن للأبحاث بالإضافة إلى شراكتنا مع ديفيزماستن وكرستوفر ايرلند غيرت من رأيي كلياً حول ما كان عليه سوق الأبحاث وما يمكنه أن يكون |
Eğer tıbbi malzeme tedarik eden bir şirketle bağlantın olduğunu ispat edersem yönetim kurulu ne düşünür? | Open Subtitles | ما تظنّين شعور مجلس الإدارة عندما أريهم برهاناً بأنّك متورّطة بالتواطؤ والرشوة مع شركة أدوية؟ |
bir şirketle ortak çalışma başlatmak üzereyiz. Gerekli tüm ekipmana sahipler. | Open Subtitles | إننا نعمل مع شركة حالية بدأت اعمالها للتو |
Striptiz kulübü alan, harika bir şirketle çalışıyorum. | Open Subtitles | أنـا أعمل مع شركة كبيرة تقــوم بشراء أندية التعري. |
Toplum sağlığını destekleyen bir kuruluş nasıl olur da çocuklarımızın sağlığını tehlikeye atan bir şirketle işbirliği yapar? | Open Subtitles | كيف يمكن لأي منظمة تدعي الترويج للصحة العامة تتحالف مع شركة تروج منتجات تضع أطفالنا في خطر؟ |
Beni harika bir restorana getiriyorsun sonra paravan bir şirketle alınan hisseler hakkında boktan bir hikaye anlatıyorsun ki bu şirketin Gillis Endüstri olduğu gün gibi ortada. | Open Subtitles | لقد جلبتيني إلى هذا المطعمِ المُذهل، وبعد ذلك أخبرتيني بقصة مليئة بالهراء بشأن صفقة أسهم مع شركة مزيفة |
bir şirketle anlaşıyorsun, albüm için yığınla para alıyorsun. | Open Subtitles | الان توقعون عقد مع شركة دفعت لكم مبلغ كبير لاعداد الالبوم |
bir şirketle anlaşabilirsin. | Open Subtitles | بأمكانك توقيع أتفاق مرخص مع شركة تسجيلات |
Az önce katıldığımız toplantıda Lighthouse Amusements adlı bir şirketle birlikteydik. | Open Subtitles | الاجتماع الذى تأخرنا فيه كان مع شركة تسمى المنارة للترفيه |
Gerçek şu ki, babamın sahibi olduğu bir şirket Ortadoğu'daki bir şirketle birleşmek üzere. | Open Subtitles | الحقيقةأنشركةأبي ... على وشك الدمج مع شركة في الشرق الأوسط |
Senin zamanında, hiç Locust Fonu isminde bir şirketle iş yaptın mı? | Open Subtitles | هل تعاملت من قبل مع شركة تُدعى "لوكس فاند"؟ |
Hayır. Clearasil daha büyük bir şirketle çakıştı. | Open Subtitles | لا ، "كليرسيل" كانت متعارضة مع شركة أكبر |
- Atama Güvenlik ve Koruma adındaki bir şirketle bir sürü karşılıklı konuşmalar bulduk. | Open Subtitles | من المراسلات مع شركة تدعى آتاما "للأمن والحماية" |
Fakat bana yardım etmek isteyen sadece bir şirketle, bir ajansla - ve bunun da tek sebebi John Bond ve Richard Kirshenbaum'u uzun yıllardır tanıyor olmam - Kendi başıma hareket etmem gerektiğini anladım, ve aracıları ortadan kaldırmalı ve tüm takımımla beraber doğrudan şirketlere gitmeliydim. | TED | ولكن مع شركة واحدة فقط، وكالة واحدة كانت على استعداد لمساعدتي وهذا فقط لأنني كنت أعرف جون بوند وريتشارد كرشنبم لسنوات أدركت أنني يجب أن أذهب لوحدي، يتوجب عليّ إلغاء دور الوسطاء واذهب إلى الشركات مع كل طاقم عملي |
Bu yüzden güvenlik kamerası konusunda uzmanlaşmış bir şirketle çalıştık ve bizim için bir yazılım geliştirmelerini istedik, odadaki insanlara bakan, onları takip eden ve görünmez hale getirip, arka planla yerini değiştiren bir kamera yaptık. | TED | وبالتالي اشتغلنا مع شركة والتي تتخصص في المراقبة بالكاميرا، وطلبنا منهم أن يطوروا لنا برمجية، باستخدام كاميرا والتي بإمكانها النظر إلى الناس في الغرفة وتعقبهم وتعويض شخص واحد بالخلفية، وجعله غير مرئي. |
(Gülüşme) Bu aracı ticarete dökmek için bir şirketle çalışma içindeyiz. | TED | (ضحك) لذا فقد عملنا مع شركة لأنتاجها تجارياً. |
Bu yüzden, Hövding adında İsveç'li bir şirketle ortaklaşa çalışıyoruz. | TED | لذلك نتعاون مع شركة في السويد تدعى (هوفدينغ). |
Cooper's Hawk Güvenlik diye bir şirketle randevu var. | Open Subtitles | موعد مع شركة تدعى "كوبر هوك للأمن" |