Dünyayı yeniden tasavvur etmek için bir araçtır, öyle bir dünya ki, siyahi insanların özgürce var olabildiği, özgürce yaşayabildiği bir dünya. | TED | هي وسيلة لإعادة تخيل عالم حيث الناس السود يملكون حرية الوجود، وحرية العيش. |
Sempatizanlarımızın farklı şekillerde bizi desteklemeleri için bir araçtır. | TED | هي وسيلة لحلفائنا ليُظهروا دعمهم لنا بوسائل مختلفة. |
Çok yararlı bir araçtır. | Open Subtitles | إنها أداة مفيدة |
Halkın çıkarlarını korumak refahını sağlamak ve geleceğini inşa etmek için bir araçtır. | Open Subtitles | إنها أداة... . لحماية مصالح الشعب... |
Mütevazi olmak iyidir. Alçak gönüllülük güçlü bir araçtır. | Open Subtitles | الأن من الحسن أن تكون متواضع التواضع يمكن أن يكون أداة قوية |
Bizim amacımıza uygun bir araçtır. | Open Subtitles | فربما يكون أداة لصالح هدفنا |
İfade verme oyunu, ifadenin nasıl olacağını görmek için bir araçtır. | Open Subtitles | الإستجواب المُزيّف هو أداة فقط، لرؤية أدائُكِ فى الشهادة |
Motosiklet, bir insana yapmayı sevdiği işi yapmakta yardımcı olan bir araçtır. | Open Subtitles | الدراجة النارية وسيلة لتهييئ الشخصية الجيدة ليفعل ما يحب فعله |
Astronotluk mesleğinde -- mekik çok komplike bir araçtır, yapılmış en karmaşık uçan makinedir. | TED | في مهنة رائد الفضاء - المكوك هو وسيلة نقل معقدة جدًا؛ إنها آلة الطيران المبنية الأكثر تعقيدًا على الإطلاق. |
Aslında bilgisayar yaratıcılığı ifade etmede inanılmaz kuvvette bir araçtır. Ancak çoğunlukla, bu ifade dizüstü bilgisayarların ve cep telefonlarının ekranlarına hapsoluyor. | TED | الحاسوب وسيلة ذات قوة هائلة للتعبير الإبداعي ولكن الجزء الأكبر من ذلك التعبير يقتصر على شاشات أجهزتنا المحمولة والخليوية. |
Kural kitaplarından: Terminoloji bir araçtır. | TED | من كتاب القواعد: التسمية وسيلة. |
Halkın çıkarlarını korumak refahını sağlamak ve geleceğini inşa etmek için bir araçtır. | Open Subtitles | إنها أداة... . لحماية مصالح الشعب... |
Bu çok bir araçtır. | Open Subtitles | إنها أداة متعددة الاستخدام |
Önemli adli bir araçtır. | Open Subtitles | إنها أداة بحث جنائي مهمة |
O bir araçtır! | Open Subtitles | إنها أداة! |