Onun sayesinde, belki bir gün senin ve benim insanlarım arasında uzun süre bir barış olacak. | Open Subtitles | لأنها هي، ربما يوما ما سوف يكون هناك سلام دائم بين شعبينا |
Ve silahların ağzı dolu olduğu ve oldukça fazla mermi olduğu sürece asla bir barış olamaz. | Open Subtitles | ولايمكن ان يكون هناك سلام ابدا طالما يتم تحميل البنادق وهناك الكثير من الذخيرة. |
Sonsuza kadar süren bir barış. | Open Subtitles | تستطيع تحقيق السلام للأبد |
Bu projeden sonra, şu eski fikrimden vazgeçtim: "Büyük bir barış merkezi inşa etmek." | TED | وبعد هذا المشروع، لم أتوجه إلى بناء أكبر مركز صنع سلام. |
Bugün yapılan açıklamaya göre, Kuzey İrlanda'daki yaklaşık ... ..30 yıllık bitmek bilmez kanlı olaylardan sonra,... ..baskın durumdaki İngiliz hakimiyetindeki bölge hükümeti... ..ve İrlanda direnişçileri arasında,... ..bir barış anlaşmasına varıldı. | Open Subtitles | من الصراع الدموى فى ايرلندا الشمالية تم التوصل لاتفاق سلام بين الحكومة البروتستانية و المقاومة الأيرلندية |
Sırf nalet bir barış anlaşması yüzünden canımı bağışlamasını istemiyorum! | Open Subtitles | لا أريد له أن يبقيني حيا بسبب اتفاقية سلام لعينة |
Birleşik Devletlere bir barış delegesi göndermeyi amaçladık ama onlar bu sırada bizim istihbaratımızı çalıyorlar. | Open Subtitles | نحن متجهون نحو مفاوضات سلام مع الولايات المتحدة وفى هذة الاثناء هم يسرقون معلوماتنا |
Üç alem birleşmedikçe ne gerçek bir düzen ne de gerçek bir barış olabilir. | Open Subtitles | وما لم تندمج العوالم الثلاثة معاً، لن يكون هناك أيةُ نظام حقيقي، ولا سلامٌ حقيقي |
Ortada bir barış olmamasına rağmen sürekli barışı korumaya sağlıyormuşum gibi. | Open Subtitles | كأنني أحاول أن أحفظ السلام بشكل دائم حتى لو لم يكن هناك سلام لنحافظ عليه |
Sadece savaştan sonra bulunan bir barış vardır. | Open Subtitles | هناك سلام لا يوجد الا عبر الحرب |
Sonsuza kadar süren bir barış. | Open Subtitles | تستطيع تحقيق السلام للأبد |
Bugün yaptığımız anlaşmayla Vietnam'daki savaşı bitirip onurlu bir barış sağlama kararı aldık. | Open Subtitles | اليوم , قد ابرمت إتفاقا بإنهاء الحرب و تحقيق السلام مع الشرف في (فيتنام) |
Ama ülkelerimiz arasında kalıcı bir barış sert tehditlere en iyi yanıt olacaktır. | Open Subtitles | لكنها بالطبع فترة سلام دائم بين البلدين إنها أفضل إجابة لتهديدات العنف |
Bu, sadece Duvar sayesinde sağlanan kalıcı bir barış. | Open Subtitles | إنه سلام دائم وهو لم يتحقق إلا بفضل السور وحده |
Barışın ne olduğu hakkında düşünmüyorum, sürerliği olan bir barış adalet ve eşitlik içinde | TED | لا أفكر بما أعتقد أنه سلام ، الذى يُعتبر سلام دائم مع عدالة ومساواة . |
Onun yerine her topluluk için bir barış merkezi inşa etmek istiyordum. | TED | أردت أن يكون هناك مراكز صنع سلام في كل مجتمع. |
Bu bir topyekün savaştı ve ortada bir barış antlaşması da olacağı yoktu çünkü bu adamlar birbirlerinden nefret ediyorlardı. | Open Subtitles | وكانت هذه حرب شاملة ولن تكون هناك معاهدة سلام بين هؤلاء الرجال لانهم يكرهون بعضهم البعض |
Sırf nalet bir barış anlaşması yüzünden canımı bağışlamasını istemiyorum! | Open Subtitles | لا أريد له أن يبقيني حيا بسبب اتفاقية سلام لعينة |
Hem her iki topluluk, hem de Lykan'larla sarsılmaz bir barış anlaşması. | Open Subtitles | كلتا العألتان و معاهدة سلام مع "الليكنز" |
Başkan Taylor, Başkan Hassan'ın Kamistan'da birliği sağladığını söyleyerek bütün dünyayı kandırdı ve bir barış olabileceği masalını anlatıp durdu. | Open Subtitles | الرئيسة (تايلور) أغرت العالم بأسره بوعدٍ أنّ (حسان) وحد الجمهورية الإسلامية أنه سيكون هناك سلامٌ لأول مرة منذ عقود |