"bir bilgisayar" - Traduction Turc en Arabe

    • حاسوب
        
    • كمبيوتر
        
    • الكمبيوتر
        
    • الحاسوب
        
    • حاسب
        
    • حاسوبي
        
    • بالحاسوب
        
    • للكمبيوتر
        
    • صورة لحاسوب على
        
    • بحاسب آلي
        
    • حاسوباً
        
    • لعبة
        
    • مهووس حواسيب
        
    • للحاسوب
        
    • لكمبيوتر
        
    Eğer bir bilgisayar içinde... bir tür geniş ağlı program kodu içinde yaşıyorsak... tüm programlar aslında evreni inşa etmiştir. Open Subtitles إن كُنا نعيش في واقع افتراضي داخل حاسوب فعلى شفرة ضخمة من نوعٍ ما أنّ تُشغِّل البرنامج .الذي يصنع كوننا
    Onun beynini virüs ve teknik sorunlar yaşayan bir bilgisayar olarak düşün. Open Subtitles فكري في دماغها على أنه حاسوب تعرض لخلل بسبب أخطاء و أعطال
    Geçen Noel bana bir bilgisayar aldılar ama ben reddediyorum. Open Subtitles أنت تعرف، فلقد أحضروا لى كمبيوتر فى رأس السنة الماضية
    Yeni bir bilgisayarım var. Gerçek bir bilgisayar. Görmek ister misin? Open Subtitles انا لدي كمبيوتر جديد ، انه حقيقي اتريدين ان تريه ؟
    Bir şekilde elinize bir bilgisayar tutuştururlar ve sonra sizi yuvadan salıverirler. TED أنها مجرد تعطيك جهاز الكمبيوتر الخاص بك ومن ثم تطردك خارج العش.
    bir bilgisayar çökmesi verileri bu kadar silemezdi. Bu kasıtlı. Open Subtitles عطل الحاسوب لن يمحو البيانات تماماً هكذا ، هذا متعمد
    Bir şempanze bunu izliyor, bu animasyonları gösterdiğimiz bir bilgisayar ekranını izleyen gerçek bir şempanze. TED وهناك يتفرج الشمبانزي، شمبانزي حقيقي يشاهد شاشة حاسوب حيث تم تشغيل هاته الرسوم المتحركة.
    ve bu makinenin mimarisinin neye benzediğini size göstermeye çalışacağım. bu yüzden bilgisayar mimarisi denir. bir bilgisayar olan , bu makine hakkında konuşacağım, TED وسأقوم بأخذكم حول معمارية الآلة — لذلك تمت تسميتها معمارية الحاسوب — وأخبركم حول هذه الآلة، والتي هي حاسوب.
    Kim bilir, Victor büyüyünce programcı veya profesyonel bir bilgisayar bilimcisi olacak mı? TED فمن يدري إن كان سيكبر فيكتور ويصبح مبرمجا أو عالم حاسوب محترف؟
    Akıllı telefon bizim amacımız için bağlayabileceğimiz bir bilgisayar ve yeterince iyi bir kamera görevi görür. TED الهاتف الذكي هو حاسوب متصل وهو أيضا آلة تصوير جيدة بما يكفي للقيام بما نرغب فيه.
    Bakın, ben bir bilgisayar uzmanıyım, yaratıcı sanatlar alanında değilim. TED أنا عالمة حاسوب ولدي خلفية بهذا العلم لكن لا أملك أي معرفة بالفنون الإبداعية
    Son model bir bilgisayar aldığım için, çıldırıyorsun. Üstelik bedavaya! Open Subtitles لقد أصابك الجنون فقط لأنني حصلت على كمبيوتر جديد مجاناً
    Molly doğum günü hediyemi şimdiden verdi. İndirdiğim bir bilgisayar oyunu. Open Subtitles مولي أعطتني هدية عيد ميلاد بسيطة لعبة كمبيوتر قمت بتحميلها ..
    İletişim için bir bilgisayar, iPod ya da cep telefonun yok mu? Open Subtitles ماذا؟ لا اى بود لا هاتف محمول أو كمبيوتر ليجعلك على اتصال؟
    Ama sana bir bilgisayar alırsam satıştaki herkese Dwight'a, Stanley'e de almam gerekir. Open Subtitles سيتوجب علي إحضار كمبيوتر لكل شخص هنا لدوايت و ستانلي سيكون الوضع مجنوناً
    Annelikle ilgili internet sitelerini gezebileceğiniz yeni bir bilgisayar mesela. Open Subtitles جهاز كمبيوتر جديد , حتى يمكنكم تصفح مواقع الأمهات الجديد
    Şöyle yapacağız. Ev ve iş yerleri için yeni bir bilgisayar tasarlayacağız. Open Subtitles إليكم ما سنفعله، سوف نقوم بإنشاء خط جديد لأجهزة الكمبيوتر المنزلية والمكتبية
    Bu bir bilgisayar Destekli Tomografi ( CAT scan). TED ها نحن نقوم بعمل مسح لهذا القط الكبير .. التصوير المقطعي بواسطة الكمبيوتر
    Üst katta gördükleriniz bir bilgisayar programının ufak bir kısmıydı. Open Subtitles ما رأيته فى الأعلى أنه جزء صغير من برنامج الحاسوب
    Dışarı çıkıp bir uçak alacak kadar param yoktu, bunun yerine bir bilgisayar yapmaya karar verdim. TED أنا لا املك مال كافي لشراء طائرة. فقررت بناء حاسب عوضا عن ذلك
    CA: Çok zeki bir bilgisayar yazılımcısısın ve fena biçimde inatçısın. TED كريس أندرسون : أنت مبرمج حاسوبي ذكي جداَ ، و عنيد بشكل جهنمي.
    Bu bir görsel değil, her zaman düşündüğümüz şeyin bir bilgisayar simülasyonu, kara deliğin çevresindeki olay ufku gibi. TED هذه ليست صورة، هذه محاكاة بالحاسوب لما كنا نتصور دائمًا على أنه أفق الحدث.
    bir bilgisayar şirketinde geçici çalışıyor. İnşaat mühendisliği mezunu. Open Subtitles يساعد أحياناً فى محل للكمبيوتر وقد درس الهندسة المدنية
    İşte bu yüzden kapakta bir bilgisayar var. Ben ve Mac'in yerine. Open Subtitles لهذا السبب هناك صورة لحاسوب على الغلاف بدلاً عن صورتي أنا و(ماك).
    Ta ki bir bilgisayar yerini alana dek. Open Subtitles حتى يتم إستبدالك بحاسب آلي
    Sonrasında sanattan etkilenmeye başladım tabi bu 20 yıl önceydi. İnsanlardan bir bilgisayar yaptım. TED وتأثرت بأداء فني كان ذلك منذ 20 سنة. صنعت حاسوباً من البشر
    Öğrenciler TDP'yi seviyor. Onlar onun yeni bir bilgisayar oyunu olduğunu düşünüyorlar. TED ان الطلاب يحبون هذا الاسم .. انهم يظنون انه اسم لعبة فيديو
    You're a yakalamak. Kocanın bir bilgisayar nerd gibi davranarak asi denemek ve asmak. Open Subtitles أنت امرأة فاتنة، بينما زوجكِ مهووس حواسيب يتظاهر بأنّه مُتمرّد للتمسّك بكِ.
    O zaman ben de bir bilgisayar destekli MRI yaptım. Buna hazır mısınız? Open Subtitles لذا عملت تحسّن للحاسوب جاهز لهذا؟
    Resepsiyona bir bilgisayar lazımdı biz de aldık. Open Subtitles موظفة الاستقبال احتاجت لكمبيوتر لذا أحضرت لها واحداً

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus