Eğer bir bilgisayar içinde... bir tür geniş ağlı program kodu içinde yaşıyorsak... tüm programlar aslında evreni inşa etmiştir. | Open Subtitles | إن كُنا نعيش في واقع افتراضي داخل حاسوب فعلى شفرة ضخمة من نوعٍ ما أنّ تُشغِّل البرنامج .الذي يصنع كوننا |
Onun beynini virüs ve teknik sorunlar yaşayan bir bilgisayar olarak düşün. | Open Subtitles | فكري في دماغها على أنه حاسوب تعرض لخلل بسبب أخطاء و أعطال |
Geçen Noel bana bir bilgisayar aldılar ama ben reddediyorum. | Open Subtitles | أنت تعرف، فلقد أحضروا لى كمبيوتر فى رأس السنة الماضية |
Yeni bir bilgisayarım var. Gerçek bir bilgisayar. Görmek ister misin? | Open Subtitles | انا لدي كمبيوتر جديد ، انه حقيقي اتريدين ان تريه ؟ |
Bir şekilde elinize bir bilgisayar tutuştururlar ve sonra sizi yuvadan salıverirler. | TED | أنها مجرد تعطيك جهاز الكمبيوتر الخاص بك ومن ثم تطردك خارج العش. |
bir bilgisayar çökmesi verileri bu kadar silemezdi. Bu kasıtlı. | Open Subtitles | عطل الحاسوب لن يمحو البيانات تماماً هكذا ، هذا متعمد |
Bir şempanze bunu izliyor, bu animasyonları gösterdiğimiz bir bilgisayar ekranını izleyen gerçek bir şempanze. | TED | وهناك يتفرج الشمبانزي، شمبانزي حقيقي يشاهد شاشة حاسوب حيث تم تشغيل هاته الرسوم المتحركة. |
ve bu makinenin mimarisinin neye benzediğini size göstermeye çalışacağım. bu yüzden bilgisayar mimarisi denir. bir bilgisayar olan , bu makine hakkında konuşacağım, | TED | وسأقوم بأخذكم حول معمارية الآلة — لذلك تمت تسميتها معمارية الحاسوب — وأخبركم حول هذه الآلة، والتي هي حاسوب. |
Kim bilir, Victor büyüyünce programcı veya profesyonel bir bilgisayar bilimcisi olacak mı? | TED | فمن يدري إن كان سيكبر فيكتور ويصبح مبرمجا أو عالم حاسوب محترف؟ |
Akıllı telefon bizim amacımız için bağlayabileceğimiz bir bilgisayar ve yeterince iyi bir kamera görevi görür. | TED | الهاتف الذكي هو حاسوب متصل وهو أيضا آلة تصوير جيدة بما يكفي للقيام بما نرغب فيه. |
Bakın, ben bir bilgisayar uzmanıyım, yaratıcı sanatlar alanında değilim. | TED | أنا عالمة حاسوب ولدي خلفية بهذا العلم لكن لا أملك أي معرفة بالفنون الإبداعية |
Son model bir bilgisayar aldığım için, çıldırıyorsun. Üstelik bedavaya! | Open Subtitles | لقد أصابك الجنون فقط لأنني حصلت على كمبيوتر جديد مجاناً |
Molly doğum günü hediyemi şimdiden verdi. İndirdiğim bir bilgisayar oyunu. | Open Subtitles | مولي أعطتني هدية عيد ميلاد بسيطة لعبة كمبيوتر قمت بتحميلها .. |
İletişim için bir bilgisayar, iPod ya da cep telefonun yok mu? | Open Subtitles | ماذا؟ لا اى بود لا هاتف محمول أو كمبيوتر ليجعلك على اتصال؟ |
Ama sana bir bilgisayar alırsam satıştaki herkese Dwight'a, Stanley'e de almam gerekir. | Open Subtitles | سيتوجب علي إحضار كمبيوتر لكل شخص هنا لدوايت و ستانلي سيكون الوضع مجنوناً |
Annelikle ilgili internet sitelerini gezebileceğiniz yeni bir bilgisayar mesela. | Open Subtitles | جهاز كمبيوتر جديد , حتى يمكنكم تصفح مواقع الأمهات الجديد |
Şöyle yapacağız. Ev ve iş yerleri için yeni bir bilgisayar tasarlayacağız. | Open Subtitles | إليكم ما سنفعله، سوف نقوم بإنشاء خط جديد لأجهزة الكمبيوتر المنزلية والمكتبية |
Bu bir bilgisayar Destekli Tomografi ( CAT scan). | TED | ها نحن نقوم بعمل مسح لهذا القط الكبير .. التصوير المقطعي بواسطة الكمبيوتر |
Üst katta gördükleriniz bir bilgisayar programının ufak bir kısmıydı. | Open Subtitles | ما رأيته فى الأعلى أنه جزء صغير من برنامج الحاسوب |
Dışarı çıkıp bir uçak alacak kadar param yoktu, bunun yerine bir bilgisayar yapmaya karar verdim. | TED | أنا لا املك مال كافي لشراء طائرة. فقررت بناء حاسب عوضا عن ذلك |
CA: Çok zeki bir bilgisayar yazılımcısısın ve fena biçimde inatçısın. | TED | كريس أندرسون : أنت مبرمج حاسوبي ذكي جداَ ، و عنيد بشكل جهنمي. |
Bu bir görsel değil, her zaman düşündüğümüz şeyin bir bilgisayar simülasyonu, kara deliğin çevresindeki olay ufku gibi. | TED | هذه ليست صورة، هذه محاكاة بالحاسوب لما كنا نتصور دائمًا على أنه أفق الحدث. |
bir bilgisayar şirketinde geçici çalışıyor. İnşaat mühendisliği mezunu. | Open Subtitles | يساعد أحياناً فى محل للكمبيوتر وقد درس الهندسة المدنية |
İşte bu yüzden kapakta bir bilgisayar var. Ben ve Mac'in yerine. | Open Subtitles | لهذا السبب هناك صورة لحاسوب على الغلاف بدلاً عن صورتي أنا و(ماك). |
Ta ki bir bilgisayar yerini alana dek. | Open Subtitles | حتى يتم إستبدالك بحاسب آلي |
Sonrasında sanattan etkilenmeye başladım tabi bu 20 yıl önceydi. İnsanlardan bir bilgisayar yaptım. | TED | وتأثرت بأداء فني كان ذلك منذ 20 سنة. صنعت حاسوباً من البشر |
Öğrenciler TDP'yi seviyor. Onlar onun yeni bir bilgisayar oyunu olduğunu düşünüyorlar. | TED | ان الطلاب يحبون هذا الاسم .. انهم يظنون انه اسم لعبة فيديو |
You're a yakalamak. Kocanın bir bilgisayar nerd gibi davranarak asi denemek ve asmak. | Open Subtitles | أنت امرأة فاتنة، بينما زوجكِ مهووس حواسيب يتظاهر بأنّه مُتمرّد للتمسّك بكِ. |
O zaman ben de bir bilgisayar destekli MRI yaptım. Buna hazır mısınız? | Open Subtitles | لذا عملت تحسّن للحاسوب جاهز لهذا؟ |
Resepsiyona bir bilgisayar lazımdı biz de aldık. | Open Subtitles | موظفة الاستقبال احتاجت لكمبيوتر لذا أحضرت لها واحداً |