"bir cesaret" - Traduction Turc en Arabe

    • من الشجاعة
        
    • شجاعة كبيرة
        
    • عن الشجاعة
        
    Bu kızların sahip olduklarına dair hissettiğimiz şeylerden birisi çok yoğun bir cesaret taşıdıklarıydı. TED شعرنا بأن إحدى الأشياء لدى هؤلاء الفتيات هو الكم الهائل من الشجاعة لديهن
    Ama bir şeyi aksi yöne çevirebilmek için bir dahinin dokunuşu ve büyük bir cesaret gereklidir. Open Subtitles لكنها تتطلب لمسة عبقرية وكثير من الشجاعة لتحريك شيء في الاتجاهالمعاكس
    Biliyorum sizin için içeri girmek bile bir cesaret örneği ama aslında, kapalıyız. Open Subtitles أنظر , أعلم أنمه ربما أخذك الكثير من الشجاعة فقط لتدخل إلى هنا , ولكننا بالواقع أغلقناً
    Çoğu kimsenin bilemeyeceği doğal bir cesaret örneği gösterdik. Open Subtitles لقد تصرفنا وأظهرنا شجاعة كبيرة إنها حقيقة لا يعرفها الكثيرون
    Her şeyinizi geride bırakıp yeni bir koloni kurmak için ayrılmanız gerçekten çok büyük bir cesaret istiyor. Open Subtitles لابد أن الأمر تطلب شجاعة كبيرة ... لكـيّ تهاجروا إلـى مستعمرة جديدة وتتركوا عالمكم بأسره خلفكم
    Bay Patel'inki gemi kazaları tarihinde benzerine rastlanmayan bir cesaret ve hayatta kalma hikayesi. Open Subtitles السيد باتيل هو قصة مذهلة عن الشجاعة و الجلد لا مثيل لها في تاريخ غرق السفن
    Demek istediğim bunu yapmak büyük bir cesaret ister ve siz bunu yaptınız. Open Subtitles اعني . هذا يتطلب الكثير من الشجاعة لتقديمة للعامة وهذا مافلعتيه
    Bir babanın kendi oğlunda görmek isteyeceği bir cesaret. Open Subtitles هذا النوع من الشجاعة الوالد لايمانع رؤيته في أبنه
    sizin yaptığınızı yapabilmek büyük bir cesaret gerektirir. Open Subtitles لقد تطلب ذلك الكثير من الشجاعة لتفعل ما فعلته
    Benim içmeme karşı gelmek büyük bir cesaret gerektirdi. Open Subtitles لقد تطلب الامر الكثير من الشجاعة لتواجهني بشأن ادماني على الشرب
    Birgitte Nyborg'un hastalığını böyle içten ve kişisel şekilde açıklaması büyük bir cesaret örneği bence. Open Subtitles من الشجاعة الاعلان عن حالتك والحديث بكل أريحية عن مرضها
    Buraya gelmeniz için büyük bir cesaret gerekmiştir değil mi? Open Subtitles تملكتي الكثير من الشجاعة لتأتي هنا، أليس كذلك؟
    Böyle bir yere geldiğimde küçük bir cesaret gitgide beni ele geçirir ve kendimi uyum sağlamış hissederim. Open Subtitles عندما أحضر إلى مكان كهذا، تدريجياً، أشعر بقليل من الشجاعة وأشعر بإصلاح الأشياء.
    Ve kendimi bütünüyle mesleki alanıma adamak, bir cesaret eylemi gibi hissedilebilir. Ayrıca itiraf ediyorum ki her zaman meydan okumaya hazır değildim, reddedilme korkusu ya da kendini koruma sebebiyle. TED ومحاولة ظهوري كاملة في عالم المهنية قد يبدو كنوع من الشجاعة. وسأعترف لكم بأني لم أكن دائمًا مستعدةً لهذا التحدي، سواء بسبب خوفي من الرفض، أو للحفاظ على ذاتي.
    Kesinlikle. Bence burada olman büyük bir cesaret örneği. Open Subtitles بالضبط ، أعتقد أن من الشجاعة وجودك هنا
    Merhaba, Cale. Gelmen büyük bir cesaret. Open Subtitles إنها شجاعة كبيرة منك لِأن تأتي هكذا.
    - Asıl ben teşekkür ederim, Doktor. Buraya çıkmanın büyük bir cesaret gerektirdiğine şüphe yok. Open Subtitles نعرف أنه يتطلب شجاعة كبيرة لتفعل هذا - شكراً -
    Büyük bir cesaret örneği gösterdin. Open Subtitles لقد أظهرت شجاعة كبيرة
    Teğmen Miller olay yerine vardığında büyük bir cesaret gösterdi. Open Subtitles أظهرَت الملازم (ميلر) شجاعة كبيرة عندما وصلت لمكان الحادث.
    Aslında Bayan Dodd tam bir cesaret örneği gibi görünüyor. Open Subtitles حسناً ، يبدو أن الآنسة (دود) هي مثال عن الشجاعة

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus