Morgan Elle' in bir erkek arkadaşı olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | ما هو الضعيف؟ مورغان يظن ان إل لديها حبيب |
Sonunda bir erkek arkadaşı oldu. Ne kadar da mutlu bir son! | Open Subtitles | .أخيراً اصبح لديها حبيب .يالها من نهاية سعيدة |
Eminim İnternet milyarderi bir erkek arkadaşı vardır. | Open Subtitles | من المحال انت تكون عزباء انا متأكد ان لديها حبيب بليونير |
Kaitlyn'in annesinin de bir erkek arkadaşı var. Zor bir şey olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | كيتلين لديه صديق وتقول ان هناك الكثير من العمل |
Hayır, yemin ederim ki, bilezikten bahsetme şekline bakılırsa, kesinlikle bir erkek arkadaşı vardı. | Open Subtitles | كلا ، أقسم. بالطريقة التي كانت تتحدّث فيه عن ذلك السوار بالتأكيد لديها خليل |
Sanırım bir erkek arkadaşı var... ya da o akşamı sarhoş olduğu için hatırlayamadı. | Open Subtitles | لقد إكتشفت أن لها صديق, أو أنها كانت ثملّة تلك الليلة ولم تتذكر. |
Keşke öpüp, ondan intikam alabileceğim bir erkek arkadaşı olsa. | Open Subtitles | أنا في الواقع اتمنى أن لديها حبيب لأذهب وأقبله لأعود اليها |
Galiba Jas'in bir erkek arkadaşı olmasını kıskandım... | Open Subtitles | أحزر بأنني كنت غيرانة فقط لأن جاز لديها حبيب. |
onun artık bir erkek arkadaşı var ve erkek arkadaşın olduğu zaman başka... arkadaşlara çok da ihtiyaç kalmıyor, değil mi? | Open Subtitles | لديها حبيب الآن وانت لا تحتاجين صديقتك عندما يكون لها حبيب اليس كذلك؟ |
Rebecca Schroeder'ın yardım ettiği 3 kadından birinin hapiste uyuşturucu bulundurmadan yatan bir erkek arkadaşı varmış. | Open Subtitles | واحدة لديها حبيب مسجون حاليا بسبب حيازة المخدرات |
Yani dolaşan dedikodulara göre bir erkek arkadaşı var. | Open Subtitles | لذا تقول الشائعات بأن لديها حبيب |
Yeni bir erkek arkadaşı var. Ona deli oluyor. | Open Subtitles | .لديها حبيب جديد ، وهي متفاخرة به |
diye düşündüm. Ve kızımı gizli bir erkek arkadaşı olduğuyla suçladım. | TED | إتهمتها بأن لديها حبيب سري |
- Tam tersi, çok mutlu. bir erkek arkadaşı ve her şeyi varmış. | Open Subtitles | لديه صديق و أشياء آخرى |
Çok tatlı bir erkek arkadaşı var. | Open Subtitles | لديه صديق لطيف جدا |
Dale adında bir erkek arkadaşı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | وأخبرني أنه لديه صديق يدعى (دايل) |
Bize taşınmasını istediği yeni bir erkek arkadaşı var, beni deli ediyor. | Open Subtitles | لديها خليل جديد سوف ينتقل للعيش معنا، وتكاد تقودني للجنون. |
Okul dışından bir erkek arkadaşı olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنّه كان لديها خليل من خارج الجامعة. |
Onun bu tür işlerle ilgilenen, bir erkek arkadaşı olduğunu duymuşlar. | Open Subtitles | وسمع بأن لديها خليل يمكنه المساعدة |
bir erkek arkadaşı olduğunu bilmiyor muydun? | Open Subtitles | هل كنت تعرف أن لها صديق ؟ |
Bildiğiniz kadarıyla bir erkek arkadaşı yoktu yani, öyle mi? | Open Subtitles | إذاً أنت لا تعرف أن لها صديق |