bir ezik gibi restoranda yalnız yemek yemekten daha iyidir. | Open Subtitles | ذلك أفضل من أن آكله لوحدي في المطعم كشخص فاشل. |
Demek istediğim belki bir akşam bir kaybedenin, bir ezik, benim gibi, kafası atacak. | Open Subtitles | ما أعنيه هو أنه ربما بمساء ما ,شخص فاشل, فاشل مجنون مثلي |
Evet, ama bir şey daha var. Evimizde kalan bir ezik var. | Open Subtitles | أجل، ولكن هناك شيء آخر، هناك رجل فاشل يقيم بمنزلنا |
Bu hiçbir şeyi değiştirmez. Hâlâ bir eziksin. Sen her zaman bir ezik olacaksın. | Open Subtitles | هذا لا يغيّر شيئاً, لا تزال فاشلاً ستظلُ فاشلاً دوماً. |
Biliyorum benim tam bir ezik olduğumu düşünüyorsun. ama asla bilemezsin. Olur olur. | Open Subtitles | الآن، أعلم أنّكِ تعتقدين أنني مجرد فاشل أو نكرة، لكن لا تدرين أبداً، قد تحصل أمور. |
Homer, sabahları evden dışarı çıkmadan önce... ..şunu bil ki sen hep bir ezik olacaksın. | Open Subtitles | هومر, حتى قبل ان تخارج من الباب في الصباح ، انت بالفعل فاشل |
O bütün bu para ve şöhreti hak ediyor mu yoksa sadece gökteki adamdan tüyolar alan şişko bir ezik mi? | Open Subtitles | هل يستحق كل هذا المال و الشهرة؟ أم إنه مجرد فاشل سمين يمكنه سماع أشياء من الرجل الذي في السماء؟ |
Belki bu beni büyük, acınası ve sikik bir ezik yapıyor ama bir zamanlar yaşadıklarımızın bir anlamı olduğunun farkına vardım. | Open Subtitles | لعلّ ذلك جعلني فاشل لعين مثير للشفقة، لكن لابد من لحظة سوف يأخذ كل هذا بعين الحسبان |
Kendini çemberin dışında hissediyorsun, üzgünsün ve bu çok acıklı çünkü herkes bir ezik olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | تشعر أنك خارج الحلَقة و تشعر بالأسى على نفسك. وذلك حقاً محزن، لأن الجميع يظن أنك فاشل. |
Düzgün bir bahane bile aramamalarından gerçek bir ezik olduğumu anlayabiliyorum. | Open Subtitles | عجباً ، تكتشف أنك فاشل عندما لا يجتهدون بإختلاق العذر |
Evet, bu da uzun boylu, zengin oldukça yakışıklı başka bir ezik işte. | Open Subtitles | أجل، إنه مجرد شخص طويل وثرى ووسيم جداً فاشل |
Evet, büyük ihtimalle bizi bile tanımayan bir ezik tarafından yazılmıştır. | Open Subtitles | أجل ، ربما أنه مؤلف من قبل فاشل لايعرفنا حتى |
Çünkü onu aşağılamak istiyordu kendini bir ezik gibi hissetmesini istemişti. | Open Subtitles | حسناً، لأنّه أراد إذلاله ، أراده أن يشعر وكأنّه فاشل. |
Seni görebilselerdi, eminim ki hala bir ezik olduğunu görüp rahatlarlardı. | Open Subtitles | ،حسناً، إذا تمكنوا من رؤيتكَ .أنا واثقة أن هذا سيكون أمر مُريح .لعلمهم أنكَ ما زلت فاشل |
Başka biriyle olduğundan endişeleniyor ama boş zamanı olduğu için de mutlu çünkü kocası bir ezik. | Open Subtitles | إنها قلقة ما إذا كان مع شخص آخر، لكنهاسعيدةلتحظىبوقتمنالراحة.. لأنه شخص فاشل. |
Arkadaşlarımla içip, içerideki ezikleri konuşarak eğleniyorduk sonra da içeride seninle birlikte bir ezik olmayı istediğimi fark ettim. | Open Subtitles | هنا وادركت .. اريد أن اكون فاشلاً معكِ هنا |
Bence ona da bir ezik olmayı öğretecek. | Open Subtitles | و أعتقد أنها ستعلّمه كيف يكون فاشلاً |
Olmaz. Kanepende uyuyan bir ezik zaten var. | Open Subtitles | أنتِ بالفعل لديك فاشلاً يعيش على أريكتك |
Tam bir ezik. | Open Subtitles | يا له من خاسر |
# Koca bir ezik # Hep öyle kalacağım | Open Subtitles | مجرّد غبيّ كبيرٍ * * وسأكون كذلك للأبد |
Buraya beni bir ezik gibi göstermek için geldin. | Open Subtitles | انت أتيت هنا لتجعلني أبدو كخاسر |
Tüm bunları "Bize bir ev yapacaktım" demek için yaptım ama ben ev yapmam çünkü ben bir cerrahım ve şimdi de sakat beyinli bir ezik gibi hissediyorum burada. | Open Subtitles | و هناك، هذه الغرفة حيث يمكن لأولادنا اللعب أعرف أن لديك حلم بناء منزل لنا لكنني لا أبني منازل لأنني جرّاحة |
İşleri kendi başına çözemeyen bir ezik değilim! | Open Subtitles | انا لست ذلك الفاشل الذي لا يقدر ان يحل مشكلة بنفسه ، حسنا ؟ |