Gördüğüm şeyi size anlatamam, rahip. Bu büyük bir günah. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أقول لك يا أبتي، أنها خطيئة عظمى |
Zarfı yalamak bir günah olsa da, bunlardan 100 tane gönderdim bile. | Open Subtitles | لقد قمت بإرسال حوالي 100 خطاب, بالرغم من أن لعق الخطابات خطيئة, |
O sadece bir günah keçisi. Ben başka birinin peşindeydim. | Open Subtitles | انها مجرد كبش فداء أنا كنت أعني بها شخص آخر |
Halkı birleştirmek isteyen liderler için çok kullanışlı bir günah keçisiydiler. | Open Subtitles | لكنهم بالنسبة لقيادة تبحث عن توحيد الشعب كانت لهم فائدة عظمى ككبش فداء يتحدون ضده |
Ama önceden de pederdin! Bu bir günah! bir günah! | Open Subtitles | لكنك الآن أنت كاهن سيعد هذا الآن ذنب ، خطيئه |
Çocuk doğurmak suç değil ki. Evlenmeden çocuk doğurmak ölümcül bir günah. | Open Subtitles | إنجاب الأطفال قبل الزواج إثم مميت |
Ama bu bir günah değil ki, onların söylediği bir şey. | Open Subtitles | لكنها ليست خطيئة غريبة ما يدعون أنا فعلناه |
Tanrı'nın delisine zarar vermeye kalkışamazlar. Bu büyük bir günah. | Open Subtitles | لا يجرؤون على ان يؤذوا احباب الله, انها خطيئة. |
Kötü bir edepsizliğe düştü ve 6. emire karşı bir günah işledi. | Open Subtitles | وقعت في طُرق فاسقة وارتكبت خطيئة بحق الوصية السادسة |
Rahip sarhoş bir halde piskoposa günah çıkarırken, ölümcül bir günah işledi. | Open Subtitles | ذات يوم ٍ، فى اعتراف وهو ثملٌ لرئيس الدير الخاص به، ارتكب خطيئة مميتة. |
- Rahip, korkunç bir günah işledim. | Open Subtitles | أعتقد بأنني أرتكبت خطيئة فظيعة خطيئةً جسدية؟ |
Öyle görünüyor ki herkes bir örnek yapılmasını istiyor. bir günah keçisi. | Open Subtitles | يبدو أن كل شخص أراد ان لا يكون مثال كبش فداء |
Önce kendinize bir günah keçisi bulursunuz, sonra da gerçeklerinizi sırtına yüklersiniz. | Open Subtitles | اولا تبحثون عن كبش فداء , ثم تكيفون الدلائل لتناسب القضية |
Başından neler geçtiği hakkında hiçbir fikriniz yok. Kendinize başka bir günah keçisi bulun. | Open Subtitles | ليس لديكِ أيّ فكرة عما عاناه جدي لنفسك كبش فداء آخر |
Ama affetmeyeceği tek bir günah var... eğer bir kadın, bir erkeği yatağına çağırdığında... erkek gitmiyorsa. | Open Subtitles | لكن هناك ذنب واحد لَنْ يَغْفرَه لأحد: إذا كانت هناك إمرأة تدعو رجلاً ..إلى سريرِها. |
Eşcinsel ilişkinin birini öldürmekten daha ağır bir günah olduğunu düşünüyor gibisiniz peder. | Open Subtitles | هو تقريبا كما تفكر أنت , لواطة هل هناك ذنب كبير أخر من قتل احد ما ايها الخوري |
Papazı ekemezdim. Bu bir günah olurdu. | Open Subtitles | لا يمكنني طرد كاهن أنا واثق أنْ هـذا ذنب |
Ama o kendini öldürdü ve bu büyük bir günah. | Open Subtitles | لكنها قتلت نفسها وذلك إثم عظيم |
İnsanlar büyük bir günah işledi çünkü kendilerine altın bir tanrı yapıp, tapındılar. | Open Subtitles | و أخطأ الناس خطيئه عظيمه حيث صنعوا لأنفسهم إلها من الذهب |
Çünkü Andrew, senin harika bir günah keçisi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لأنَ (أندروا) ظنَ أنكَ ستكون الغبي المناسب لألقاء اللوم عليه |
Ama o listede nefret bir günah değil. Utanç da değil. | Open Subtitles | ولكن الكراهية ليست إثمًا بهذه القائمة ولا العار كذلك |
Bence tamamen sağlam olan insanlara, vücutlarındaki en küçük zararsız kusurları gösterip, onları gereksiz testler yaptırmaya zorlamak, büyük bir günah. | Open Subtitles | فقط لإخافتهم وجعلهم يدخلون في فحوص مرتفعة الثمن وبلا جدوى هي غلطة لا تغتفر |
Papazla birlikte günah çıkartırken fark ettim ki o gün kilisede büyük bir günah işlemişim ve umarım özürümü kabul edersin. | Open Subtitles | بعدما صليت مع الأسقف أدركت أني إرتكبت خطئية الغضب داخل الكنيسه و آمل أن تقبل إعتذاري |