bir hücreye kapattılar. İlk alınan bendim, o yüzden beni bir hücreye koydular, | TED | ثم قاموا بوضعي في زنزانة. لقد كنت أول المعتقلين، ولهذا وضعوني في زنزانة، |
Seni sokakta yaka paça yakalayıp karanlık bir hücreye atacaklar. | Open Subtitles | انهم ستعمل انتزاع لك من الشارع ويرميك في زنزانة مظلمة. |
Bu adam tam yedi gün boyunca kollarını, bacaklarını ya da başını hareket ettiremediği bir hücreye hapsedildi. | Open Subtitles | لسبعة أيام, تم زج هذا الرجل في زنزانة مشيدة جيدة لدرجة لايمكنه تحريك أذرعته, رجليه أو رأسه |
Bu görevi, her bir hücreye hormonlarla mesaj ileterek yerine getirir. | TED | ويتحقق ذلك عبر استخدام هرمونات لنقل رسائل لكل خلية على حدة. |
Yani, oraya bir patlayıcı yerleştirmeye çalıştığımı düşündüler ve bu olasılığı bir buçuk saat boyunca araştırdılar ama hiçbir zaman kelepçe takılmadı ya da bir hücreye girmedim. | TED | لقد ظنّوا أنني كنت أحاول زرع عبوةِ ناسفة، وقاموا بالتحقيق في هذا الاحتمال لمدة ساعة ونصف، ولكن لم يتم تكبيلي بالأصفاد، ولم أُنقل أبدًا إلى زنزانة سجن. |
Anlayacağın seni konuşmaya karar verene kadar bir hücreye tıkabilirim. | Open Subtitles | لذا يمكنني وضعكِ في الزنزانة وستبقين هناك ، حتى تتحدّثين |
Seni bir hücreye tıkıp, hayatın hariç sana ait olan her şeyi senden aldılar. | Open Subtitles | لقد وضعوكِ في زنزانة وجرّدوكِ من كلّ ما استطاعوا، إلا من حياتك. |
Ama bir hücreye tıkılmakla hapis yatıyor olmak arasında çok büyük fark var. | Open Subtitles | و لكن هناك فرق شاسع بين كونك محشوراً في زنزانة ضيقة و بين كونك في السجن |
Ama ufak bir hücreye kapatılmak ile... hapse girmek arasında çok fark var. | Open Subtitles | و لكن هناك فرق شاسع بين كونك محشوراً في زنزانة ضيقة و بين كونك في السجن |
Görevimizi tamamladığımızda, seni daha geniş bir hücreye koyacağıma söz veriyorum. | Open Subtitles | , عندما ننهي مهمتنا أعدك أنني سأضعك في زنزانة نظيفة |
Başka bir hücreye kapatılmanın ona iyi geleceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | أجل، أشك حقيقة أن كونها سجينة في زنزانة أخرى سيفيدها بأي شيء. |
Tamam kafamın üstünden uçan mermileri kabul ederim ama küçük bir hücreye tıkılmak, kalsın almayayım. | Open Subtitles | حسن، أن تتطاير الرصاصات من فوق رأسي شيء، لكن حجزي في زنزانة صغيرة، لا، شكراً. |
Ve yine daha küçük bir resme bakarsak, bundan 10 kat kadar daha küçük bir şeye, bir hücreye. | TED | ونحن نكبّر أكثر مجددا، حوالي عشر مرات أصغر من ذلك، إنها خلية |
Virüsler bir hücreye bulaştıklarında DNA'larını enjekte ederler. | TED | عندما تصيب الفيروسات خلية ما، فهي تحقن الحمض النووي الخاص بها في الخلية |
Başıma bir çuval geçirip beni bir hücreye attılar. | Open Subtitles | وضعوا كيساً على رأسي و قذفوا بي إلى زنزانة |
Güvenli bir eve değil ama senin denek olacağın ve doktorların bağışıklığının neden kaynaklandığını bulmak için her şeyi yapacağı bir hücreye. | Open Subtitles | ليس إلى بيت آمن، بل إلى زنزانة حيث تخضع للتجارب ويفعل بك الأطبَّاء ما شاءوا |
Onu bir hücreye atın ve çenenizi kapatın ki düşüneyim. | Open Subtitles | القها في الزنزانة واخرس فحسب، عليّ ان افكر. |
Seni başka bir hücreye nakletmek zorundayım, Molina. | Open Subtitles | سوف أقوم بنقلك الى زنزانة اخرى يا مولينا |
simdi ben her ikisine de düskün degilim, bu yüzden Keller, seni baska bir hücreye tasiyorum. | Open Subtitles | الآن، أنا لَستُ مُتَحَمِساً لكِلا المُمارَستان لِذا، سأنقُلُكَ إلى زِنزانَةٍ أُخرى يا كيلَر |