Araştırmamızın görünmezlikle bir ilgisi yoktu. Bu tesadüfi bir reaksiyondu. | Open Subtitles | بحثنا ليس له علاقة بالخفاء هذا كان ردّ فعل عشوائي. |
Bunun işle bir ilgisi yoktu. | Open Subtitles | ليس له علاقة بالعمل. |
O adamın bununla bir ilgisi yoktu. | Open Subtitles | ذلك الشخص ليس له علاقة بهذا. |
Ama bunun bu işle bir ilgisi yoktu, tamam mı? | Open Subtitles | لكن لم يكن له علاقة بهذا، مفهوم؟ |
Yasaların adaletle bir ilgisi yoktu. | Open Subtitles | القانون لم يكن له علاقة بالعدالة. |
Bu olayla bir ilgisi yoktu. | Open Subtitles | لم يكن له دخل بما حصل |
- Bak bunun seninle bir ilgisi yoktu. | Open Subtitles | انظري, انه ليس له علاقة بك |
Ama buradan ayrılmamın seninle bir ilgisi yoktu. | Open Subtitles | لكن رحيلي لم يكن له علاقة بك |
Çünkü Danny'nin bu işle bir ilgisi yoktu. | Open Subtitles | لأن (داني) لم يكن له علاقة بالأمر |
Bizimle bir ilgisi yoktu. | Open Subtitles | لم يكن له دخل بنا |