"bir kadın için" - Traduction Turc en Arabe

• أجل امرأة
• أجل إمرأة
• لأجل امرأة
• على امرأة
• بالنسبة لامرأة
• بالنسبة للمرأة
• بالنسبة لإمرأة
• لأجل إمرأة
• بالنسبة لمرأة
• أعمال المرأة
• من اجل امراة
• من أجل أمرأة
• لامرأة في
• لامرأة من
• فوق امرأة

Bu uçuşu bir kadın için yaptım.
لقد قمت بهذا الطيران من أجل امرأة وهي ليست هنا لترحب بي

Diana gibi bir kadın için, iki milyona anlaşma yapabilirdim!
من أجل إمرأة مثل ديانا , كان من الممكن أن أحصل لك على إثنى مليون دولار

Ve bunların hepsini, bir kadın için yaptın.
وأعتقد أنك فعلت ذلك, من بين كل الأشياء, لأجل امرأة

Hoşuma gitmiyor ama hasta, yalnız ve umutsuzca sana ihtiyaç duyan bir kadın için üzülmeme de engel olmuyorlar.
إننى لا أحبهم لكن هذا لا يمنعنى من الأسف على امرأة تشعر بالمرض و الوحدة و بحاجة شديدة للمساعدة

Bilirsiniz, benim gibi kendini beğenmiş bir kadın için böyle bir kültürde yaşlanmak oldukça zor.
بالنسبة لامرأة عقيمة مثلي، من الصعب أن تكبر في ظل هذه الثقافة.

Bunu okudum. bir kadın için karanlıkta hamile kalmak çok kolay.
لقد قرأتها في الظلام إنه أسهل بالنسبة للمرأة

Benim gibi bir kadın için doğru yarı.
إنه النِصْفُ الصحيحُ بالنسبة لإمرأة مثلي

Onu başka bir kadın için terk etmiş ve kim olduğunu öğrendim.
على مايبدو أنه تخلص منها لأجل إمرأة أخرى وأنا أكتشفت من هي للتو

Boşandık, çünkü eski karım beni bir kadın için terketti.
لماذا؟ لقد تطلقت لأن زوجتي السابقة تركتني من أجل امرأة أخرى

İhtimal dengesi bunun bekar ve yakın akrabalarından uzak bir kadın için olduğunu gösteriyor.
ميزان الاحتمالات يشير إلى أن هذا من أجل امرأة عزباء بعيدة عن أقاربها المقربين

Babanız başka bir kadın için Batı'da kalmadı.
والدكم لم يبق في الغرب من أجل امرأة أخرى

Neredeyse hiç tanımadığın bir kadın için, bunları neden yapıyorsun?
لمـاذا تفعلين ذلك من أجل إمرأة تعرفينها بالكـاد؟

Sen bir kadın için hiçbir şeyinden vazgeçemezsin ama ben her şeyimden vazgeçerim.
لا يمكنك التنازل عن اي شيء لأجل امرأة ولكنني استطيع التنازل عن كل شيء لأجلها

O para tüm dünyada terörü finanse etmek için kullanılıyor ve bir kadın için bunların olmasına izin vermeyeceğim.
هذا المال يمول العمليات الارهابية في جميع انحاء العالم، ولن أسمح لهذا بالحدوث لأجل امرأة واحدة

Şey, Bayan Caldwell 36 yaşındaki bir kadın için güzel ve çekici idi.
حسناً السيدة كانت جميلة وساحرة على امرأة بعمر 36

Bayan, bir kadın için bile fazla olan şu duruşunuzla, kendi iyiliğiniz için daha az cesur olsanız iyi olur.
سيّدتي، حتى بالنسبة لامرأة لديهاوجهكِالقويّ.. أنتِ تغدين شجاعة أكثر من اللازم لمصلحتكِ الشخصية

Ben böyle bir kadın için, inanılmaz çılgınlıklar yapabilirim.
بالنسبة للمرأة من هذا القبيل، 'تفعل أشياء مجنونة.

Beyaz bir kadın için oranın iklimi, yerlileri ve diğer birçok şeyi kötüdür.
إنه مكان فظيع بالنسبة لإمرأة بيضاء من حيث المناخ والمواطنون وكُل شيء.

Babam başka bir kadın için dört yıl önce annemi, beni ve küçük kardeşimi terk etti.
أبّي ترك أمّي، أنا وأخّي لأجل إمرأة أخرى قبل 4 سنوات.

bir kadın için yankesiciliğin anahtarı, bir erkek gibi yapmamaktır.
الطريقة المثلى لسرقة محفظة بالنسبة لمرأة ليس أن تفعلها كالرجال.

- bir kadın için en zor şeyi yapıyor.
أستطيع القول بأنها تقوم بأصعب أعمال المرأة

Ben sizin gibi bir kadın için hayatımı veririm.
كنت لاضحى بحياتى من اجل امراة مثلك

Bu şarkıyı bir kadın için yazdım.
كتبت هذه الأغنية من أجل أمرأة

Bayan Celia Kirby. Bu çok güzel bir kadın için çok güzel bir isim.
إنه اسم في غاية الجمال لامرأة في غاية الجمال

Rahatlamak isteyen bir kadın için, istediğiyle başaçıkabilmenin yolunu bulmak çok önemli.
بالنسبة لامرأة من المفترض أنها معدومة هي تعرف كيف تثير الأمور عندما ترغب

Beni bir kadın için harcadın.
لقد فضلتني فوق امرأة