Artık bir medyum çağırmanın vakti gelmişti, istekli bir ruh, Binder'in özlediği ve sevdiği merhumlarıyla iletişime geçmesini sağlayabilirdi. | Open Subtitles | لتر وكان الوقت الآن ل جلب المتوسطة , روح على استعداد تسمح بيندر للتواصل مع الشعب الذي غاب وأحب. |
Geceleri erkekleri ziyaret eden bir ruh, genelde yaşlı bir kadın siluetiyle. | Open Subtitles | هي روح ذلك رجال الزيارات في الليل، عادة على شكل إمرأة عجوز. |
bir ruh kendi canını aldığı zaman Minos buraya karar verir. | Open Subtitles | عندما تقتل روح نفسها فإن مينوس يحكم عليها في هذه الدائرة |
Yaratıcılığın, insana refakat eden kutsal bir ruh olup, insanlara, meçhul ve uzak bir kaynaktan, anlaşılmaz sebeplerle geldiğine inanıyorlardı. | TED | أعتقد الناس أن الإبداع كان روحاً إلهية مصاحبة جاءت إلى البشر من مصدر بعيد وغير معروف، لأسباب بعيدة وغير معروفة. |
Bay Safford onca zorlu kariyer yıllarının ardından biraz özgür bir ruh sahibi olmayı hak etmiyor mu? | Open Subtitles | اه.. ألا يستحق السيد سافورد أن يكون روحا حره بعد كل هذه السنوات من العمل المضني ؟ |
Bugünden sonra yeni bir ruh ve amaçla taze bir başlangıç yapmamıza izin ver. | Open Subtitles | وبأن وجودنا على هذه الأرض هو لفعل الخير لا الشر إجعلنا نمضى فى حياتنا من هنا قدما بروح وهدف جديد |
bir ruh bu insanları öldürüp bunları kaza gibi gösteriyor. | Open Subtitles | روحٌ ما قتلت هؤلاء الأشخاص و جعلت ذلك كحوادث مفاجئة |
Beni buraya, bir ruh getirdi. Ve bana birini bulmam gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | روح قادتني إلى هنا وأخبرتني بأنني من المفترض أن أجد شخصا ما |
90 yaşıma geldiğimde yeni bir ruh eşi bulmak istemiyorum! | Open Subtitles | لا أريد العثور على رفيق روح جديد وأنا في الـ90 |
Yani zarar görmüş bir Tanrı'mız var. Bu dünya ve yaşayan her bir ruh ile çok yakın bağlantısı olan bir Tanrı. | TED | إن نؤمن برب معذب رب مرتبط بهذا العالم وبكل روح حية بشكل حميمي. |
Bunun anlamı şu ki; insanlar gelişmeler karşısında hayatta kalabilmek adına, oldukça Darvinci bir ruh oldu, tabiatı gereği şeytanla dans etmek zorundadır. | TED | مايعنيه هذا للبشريه، من أجل البقاء في التطور، روح الداروينيه هنا، بطبيعتها، يجب الرقص مع الشرير. |
Veya belki epilepsi ve epilepsi hastaları hakkında duyduklarımdandı: hastaların asla yalnız yaşamamalarını, kendi başlarına seyahat edememelerini veya işe bile gidememelerini; ihtiyaç duydukları içlerindeki teslim oldukları bir ruh ile dışlandıklarını duydum. | TED | وقد يكون بسب الأشياء التى سمعتها عن الصرع وعن المصاببن به: وأنهم لا يعيشون بمفردهم أبدًا: ولا يسافرون وحدهم مطلقًا أو حتي يحصلون على عمل؛ أنهم منبوذين وتتلبسهم روح هم بحاجة للتخلص منها. |
Girişimci bir ruh, bağımsız bir özellik ve ebeveynlerine bağlılık. | TED | روح المبادرة ومباشرة الأعمال الحرة، ونزعة الاستقلال والتفاني من أجل والديه. |
Japonya'da denir ki rekabet etmeden rekabetçi bir ruh yaratıldı. | TED | يقال أن اليابان، صنعت روح المنافسة بدون منافسة. |
Ben o kayıp bir ruh ve tasarrufu gerekli söylemiştim. | Open Subtitles | لقد قلت لك أنه كان روحاً ضائعة و بحاجة لإنقاذ |
Bayan Upjohn'un özgür bir ruh olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | يبدز أن السيدة ً آبجــون ً ، تستدعي ربما روحا حرة |
Çok iyi bir ruh halindeydi, sadece evliliğiyle ilgili sorunları vardı. | Open Subtitles | لقد بدَت أنها بروح عالية جِداً ما عدا المشاكل التي كانت تُعاني مِنها في زواجِها |
Beecher gerçeği arayan kayıp bir ruh. | Open Subtitles | بيتشَر روحٌ تائِهَة تَبحثُ عَن الحَقيقَة |
Uzun süre önce bu binada bir zamanlar yaşamış bir ruh. | Open Subtitles | إنها الروح التي أعتادت العيش في هذا المبنى منذ وقت طويل. |
Paige, sana kötü bir ruh olmuştur biliyorum, ama bu biraz deli oluyor. | Open Subtitles | بايدج ، أعرف أنك كنت في مزاج سيء ولكن هذا بدأ يصبح جنوني |
Kutsal Tanrım, eğer bir ruh kurtarılacak ise ne olur Beatrice olsun. | Open Subtitles | ربي,إن كان مقذّرا لروح واحدة فقط أن 'تعتق فأرجوك أن تكون بياترس |
Evet, belki hortlak meselesi... sinirli bir ruh, | Open Subtitles | .نعم, ربماهي مسكونة. بعض الأرواح الغاضبة |
Ben farklı bir ruh halindeyim ve düşünüyorum orada Taç Mahal'e | TED | أنا في حالة مختلفة تماما، وأنا أفكر، وااو، لم أفكر مطلقا |
"bir ruh nasıl alkış tutabilir?" | Open Subtitles | كيف يمكن للروح أن تصفق بيديها؟ |
İki taraf içinde çözülmesi gereken sorun, yeni fikirler, yeni silahlar ve askerleri için yeni bir ruh yaratmaktı. | Open Subtitles | كان التحدي بين الطرفين ، يكمن في إيجاد أفكار جديدة وأسحلة جديدة ، وروح معنوية متجددة بين رجالهم |
Güneş yüzü görmemiş kötü bir ruh gibi. | Open Subtitles | وعينيه تجعلانه يبدو كروح شريرة لم ترى الشمس من قبل |
Meristokrasinin antropolojisinde ise saflaştırılacak bir ruh değil artırılabilecek bir yetenekler bütünüsüzdür. | TED | وينص مبدأ الجدارة على أنك لست روحًا ليتم تنقيتها، بل أنت مجموعة من المهارات التي يجب إتقانها |
Kötü bir ruh arıyorlar ve bunun sende olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | إنهم يبحثون عن روحٍ ظلامية وأنا أعلم بأنكِ لستِ كذلك |