Peki, tamam. Konuşabileceğimiz daha bir sürü şey var. | Open Subtitles | حسناً , هناك الكثير من الأشياء التي يمكننا التحدث بشأنها |
Ona sormak istediğim bir sürü şey var, mesela gezegenler. | Open Subtitles | لدي الكثير من الأمور أود سؤاله عنها كالكواكب, أنت تعلم؟ |
Biliyorum şu an başından bir sürü şey var ... bilirsin, bir şeye ihtiyacın olursa her ne olursa, | Open Subtitles | أنا أعلم أن لديك الكثير مما يجري الآن. إذا احتجتِ لأي شيء على الإطلاق. |
yasal olarak yapabileceğin bir sürü şey var. | Open Subtitles | هنالك الكثير من الأعمال الشرعية التي يمكنك فعلها في هذا العالم |
Yapacak bir sürü şey var, Baba | Open Subtitles | هناك أشياء كثيرة نستطيع القيام بها، أَبّي. |
bir sürü şey var, ama bunları konuşmak için daha erkenmiş. | Open Subtitles | بالتأكيد، يوجد الكثير ولكننا لسنا جاهزين لمناقشته بعد |
Okul aile birliği bağışı yaklaşıyor kafamda bir sürü şey var. | Open Subtitles | حفل جمع التبرعات قادمة و لدي الكثير في رأسي |
Sen kendi oyununa bak. Düşüneceğin bir sürü şey var. | Open Subtitles | انشغل بلعبك أنت فهناك الكثير مما يستحق انشغالك |
Burada yaşayan bir sürü şey var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأشياء التي تعيش في الأدغال. |
Hayatımda yapmam gereken muhtemelen bir sürü şey var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأشياء التي كان يجب أن أفعلها |
Doğrusu, seninle konuşmamak istediğim bir sürü şey var. | Open Subtitles | في الحقيقة هناك الكثير من الأشياء التي أود عدم التحدث عنها |
Ölüm Tannsı'na sormak istediğim bir sürü şey var. | Open Subtitles | لدي الكثير من الأشياء لأسئلها لإله الموت ذاك |
Kafamda bir sürü şey var. Buna ihtiyacım yok, babacık. | Open Subtitles | لدي الكثير من المشاغل في عقلي لا أحتاج لهذا بوبي ،ليس الآن |
- Biliyorsun, birisi için kim birisi olmak istemezse, artık bu işin içinde olmamalıdır söyleyeceğin bir sürü şey var sanırım. | Open Subtitles | ،لمْ يعد يريد بأن تكون له علاقة بالأمر .فإنكِ بالطبع لديك الكثير لقوله |
Şu an önünde bir sürü şey var. | Open Subtitles | لديك الكثير من الأمور الشاغلة الآن |
Zaman geçirebilecek bir sürü şey var, Ne dersin? | Open Subtitles | هنالك الكثير من الأدوار ذات المشاهد القصيرة, لو أمكننا قول ذلك. |
Adada yemek için kullanabileceğimiz bir sürü şey var. | Open Subtitles | هناك أشياء كثيرة على هذه الجزيرة يمكننا استخدامها للطعام |
Burada yolunda gitmeyen bir sürü şey var, Şekerim | Open Subtitles | يوجد الكثير من الأشيا الغير صحيحه هنا عزيزتى |
Hey, her şeyi de hatırlayamam ya. Kafamda bir sürü şey var. | Open Subtitles | اسمع ، أنا لا أستطيع تذكر كل شيء ، لدي الكثير في بالي |
İzin ver de ekibimle bu konuyu ortalıkta biraz dillendireyim. Düşünülmesi gereken bir sürü şey var. | Open Subtitles | دعني اتحدث حول الوضع هنا فهناك الكثير من الاشياء التي يجب ان تضعها بعين الاعتبار |
Tanrım. Lisans sınavına girmeden önce öğrenmem gereken bir sürü şey var. | Open Subtitles | يا فتى ، لديّ الكثير لأتعلمه قبل إختبار الرخصة |
Konuşmamız gereken bir sürü şey var. | Open Subtitles | لدينا الكثير من الأشياء لنفعلها |
Arabada bir sürü şey var. Kahverengi kutularda. | Open Subtitles | لدي بعض الأشياء في السيارة بعض الصناديق البنية |
Bu iş için yapabileceğim bir sürü şey var. Bu, onlardan biri değil. | Open Subtitles | ثمة أمور كثيرة أرغب في فعلها لهذه الوظيفة، وذلك ليس منها |
İyi yapamadığım bir sürü şey var. | Open Subtitles | توجد أشياء لا أجيدها |
Bak, herhangi bir şey olmadan önce uğraşmamız gereken bir sürü şey var. | Open Subtitles | .هناك الكثير من الأمور التي لابد أن نخوض بها قبل حدوث أي شيء |
Dünya'da acil dikkatimizi gerektiren bir sürü şey var. | TED | هناك العديد من الأشياء على الأرض تتطلب اهتماماً عاجلاً. |