Kız kardeşlerimle birlikte, annemin üvey babamın istismarı yüzünden yıllarca acı çektiğini nasıl izlediğimizi, kaçtığımızı, sadece bir sığınakta yaşamak için kaçtığımızı anlattım. | TED | تحدثت عن مشاهدتي أنا وأخواتي لأمنا وهي تعاني من الإساءة لسنوات على يد زوجها، وهروبنا، لنجد أنفسنا في ملجأ. |
Ve sen dayak yiyen kadın ve çocuklar için bir sığınakta çalışıyorsun. | Open Subtitles | و انتي تعملين في ملجأ للنساء المسحوقات و الاطفال |
Evet, ayrıca 50 yıldır bir sığınakta kapalı kalmış bir elemanın davasında çalışmaya zorlayarak kendi inek timinin Noel'ini de rezil ediyorsun. | Open Subtitles | كما أنك أفسدتها لجماعة المنحرفين أيضاً لأنك جعلتهم بعملون على قضية تتعلق بشخص تم حبسه في ملجأ للغبار الذري لخمسين سنة |
Yani seninle bir sığınakta kalsak, kesinlikle götürürdüm. | Open Subtitles | مثلا إذا كنت في قبو ما برفقتك، كنت لأغازلك تماماً. |
Balatayı sıyırmış rahibin teki on beş sene beni bir sığınakta tuttu. | Open Subtitles | لقد كُنت في قبو لمدة 15 عامًا من واعظٍ مجنون |
Bu, yeraltındaki bir sığınakta saklanmak gibi bir şey. | Open Subtitles | انه نوع من الاختباء في قبو تحت الأرض. |
Sonu vurulup bir sığınakta ölüme terk edilmek oldu. | Open Subtitles | وتختتم بأنه يقتل ويترك ميتاُ في مخبأ قديم |
Onu Pearl City'nin dışında bir sığınakta vurulmuş olarak bulduk. | Open Subtitles | حسناً , لقد عثرنا على جثته - لقد اطلق عليه الرصاص وترك ليموت في مخبأ قديم , في مدينة بيرل |
Eşi bize... bir sığınakta öldürüldüğünü söyledi. | Open Subtitles | اخبرتني زوجته بانه قد قتل في ملجأ يوم القيامة |
Demek bir sığınakta iş buldun. | Open Subtitles | حتى حصلت لك وظيفة في ملجأ. |
bir sığınakta tıkılıp kaldık. | Open Subtitles | و محبوسون في ملجأ |
Carl, hava geçirmez şekilde mühürlenmiş askeri bir sığınakta yaşıyorum. | Open Subtitles | ... كارل)، أنا أقطن في ملجأ عسكري معزول) ! |
bir sığınakta yaşamak istemiyorsun ve her zaman Clarke'ın sana dediklerini yapan iyi küçük bir asker olmak istemiyorsun. | Open Subtitles | أنتِ لا تريدين العيش في قبو ولا تريدين أن تصبحي الجندية الصغيرة الجيدة التي تقوم دائماً بما تمليه (عليها (كلارك |