| Lordlar ve Ladylerle görüştüler, ama kendilerine tek bir soruyu sormayı unuttular hep. | Open Subtitles | اللوردات والسيدات، لكنهم فشلوا في سؤال أنفسهم سؤال واحد |
| Eğer bir soruyu cevaplarsan, nasıl kazanabileceğini gösterebilirim. | Open Subtitles | سأريك ثلاث طرق لتربح اللعبة واجبني عن سؤال واحد |
| Bu kadar Amerikan karşıtı olan bir soruyu cevaplayamam çünkü temel insan haklarına saygı gösterilmesi gereken Amerika Birleşik Devletleri'ndeyim... | Open Subtitles | أنا لا استطيع أن أجيب على سؤال غير أمريكي لأنني هنا في الولايات المتحدة الأمريكية حيث يجب أن تُحترم وثيقة الحقوق |
| Belki destekçiniz hakkında bir soruyu hepimiz çin yanıtlayabilirsiniz. | Open Subtitles | ربما يُمكنك الاجابة على سؤال لنا جميعاً، متعلق بمؤيد استثمارك |
| Hiç bir soruyu cevaplamayacağım. | Open Subtitles | لن أجيب على أي من أسئلتك |
| Çünkü kimsenin sormadığı bir soruyu cevaplamış. | Open Subtitles | هذا لأنه أجاب على السؤال الذي لم يسأله احد |
| Bu da yeni bir soruyu getiriyor. | Open Subtitles | والذي قادنا إلى سؤالٍ آخر. |
| 2 yıl önce yayınlanan çığır açan bir araştırma çok önemli bir soruyu sordu: Kalp hastalığı olan kadınlar için en etkili tedavi yöntemleri nelerdir? | TED | في دراسة هامة تم نشرها منذ عامين، تم طرح سؤال هام: ما هي أكثر طرق العلاج فاعلية ضد مرض القلب عند النساء؟ |
| Gülü Boş ver, Bana Diken Yolla tek yapmam gereken basit bir soruyu cevaplamaktı. | Open Subtitles | كل ما علي فعله هو الإجابة عن سؤال واحد بسيط |
| bir soruyu bulabilirsek hepsini bulabiliriz. | Open Subtitles | دعونا نتطرّق لهذا الأمر فيما بعد. إذا إستطعنا معرفة سؤال واحد نستطيع معرفتهم كلهم. |
| Senden sadece küçük bir soruyu cevaplamanı istiyoruz. | Open Subtitles | نحن بحاجة فقط منك أن تجيب سؤال واحد صغير. |
| Bu konuyu bir süredir düşünüyorum ama bir soruyu cevaplamakta hala zorluk çekiyorum. | Open Subtitles | كنت افكر في هذا ولكني لا استطيع التخلص من سؤال واحد |
| Beni tahtalı köye yollamadan önce bir soruyu cevaplamanı istiyorum. | Open Subtitles | لذا قبل أن تطلق أحكامك علي أريدك أن تجيب على سؤال واحد |
| Tamam, Alex Alex Standall, tek bir soruyu cevaplayabilirsen seni masamıza davet ederiz. | Open Subtitles | حسناً يا أليكس أليكس ستاندال نحن مستعدتان لدعوتك إلى طاولتنا إن استطعت الإجابة عن سؤال واحد |
| Ve EOL'a destek veren bilim insanları bir soruyu cevaplıyorlar: "Bu organizmadan ne öğrenebiliriz?" | TED | والعلماء الذين يساهمون في دائرة معارف الحياة يجيبون على سؤال واحد. "ماذا يمكننا أن نتعلم من هذا الكائن الحي؟" |
| - Şimdi bir soruyu cevaplar mısın? | Open Subtitles | الآن, هل تجيبينى على سؤال لى ؟ |
| Hiç bir soruyu cevaplamayacağım. | Open Subtitles | لن أجيب على أي من أسئلتك |
| Cevabını istediğin bir soruyu bana soracaksın. Ben soruyu Bay Smith'in yanında olan Amerika'daki ajana ileteceğim. | Open Subtitles | ستطرح على السؤال الذي تريد جوابه، وسأحوله إلى عميل بـ"الولايات"، الذي سيكلم السيد (سميث). |
| Bu da yeni bir soruyu getiriyor. | Open Subtitles | والذي قادنا إلى سؤالٍ آخر. |
| Bu gerçekten büyük bir soruyu ortaya atıyor. | TED | وهذا يستدعي طرح سؤال مهم للغاية. |