Tamam, farkında mısın, değil misin, bilmiyorum ama bu cihazın çok ciddi bir yan etkisi var. | Open Subtitles | حسنا ، أنا لا أعرف إذا كنت على علم بذلك أم لا ولكن هذا الجهاز له أثر جانبي خطير |
Bu da gözlerindeki renk değişimi gibi virüsün bir yan etkisi mi yoksa iyileşmesinin sebebi mi? | Open Subtitles | هل هذا هو أثر جانبي للفايروس ؟ كتغيّر الصبغة في عينيها ؟ |
Biraz uyku yapabilir ama eğer uyuyorsan aşırı derecede yemek yiyip şişmanlamazsın, ki bu da başka bir yan etkisi. | Open Subtitles | قد يجعلك نعسانه قليلاً إن كنتِ نائمه لن تأكلي بشراهه وتسمنين وهذا أثر جانبي آخر |
İçinde bulunduğun ruh halini sakinleştirecek ama saçların dökülebilir öyle bir yan etkisi var. | Open Subtitles | أنه سيعدل من مزاجكِ لكنه يسبب تساقط الشعر هذا تأثيره الجانبي |
İçinde bulunduğun ruh halini sakinleştirecek ama saçların dökülebilir öyle bir yan etkisi var. | Open Subtitles | أنه سيعدل من مزاجكِ لكنه يسبب تساقط الشعر هذا تأثيره الجانبي |
AZT'nin tipik bir yan etkisi. | Open Subtitles | هذا أحد الأعراض الجانبية للأزيتودثيميدين |
Yine de bu sistemin büyük bir yan etkisi var: şayet seçimlerle ''kura ile seçmeyi'' değiştirip parlementomuzu da toplumun tamamını temsil edecek şekilde oluştursaydık bu politikacıların sonu demek olurdu. | TED | ومع ذلك، لهذا الطرح أثر جانبي واحد: إذا استبدلنا الانتخابات بهذا التقسيم وأصبح البرلمان الممثل الحقيقي للشعب، ذلك سيعني نهاية السياسيين. |
- Ayna yolculuğunun bir yan etkisi. - Bende niye yok? | Open Subtitles | أثر جانبي من السفر خلال المرآة - أذن لماذا لم يحدث لي؟ |
- Küçük bir yan etkisi oldu. | Open Subtitles | - حَسناً، كَانَ عِنْدَهُ a أثر جانبي قليلاً. |
Bu büyük ölçekte bir şey. (Alkış) Ama tuhaf bir yan etkisi de var. | TED | هذا كثير جدا. حسنا -- (تصفيق) ولكن هناك أثر جانبي غريب. |
Belki de yeteneğinin bir yan etkisi olabilir. | Open Subtitles | ربما أثر جانبي لموهبتك |
AZT'nin tipik bir yan etkisi. | Open Subtitles | هذا أحد الأعراض الجانبية للأزيتودثيميدين |