"bizzat kendisi" - Traduction Turc en Arabe

    • بنفسه
        
    • بنفسها
        
    • بلحمه
        
    bizzat kendisi, onu hastanede ziyaret edip meseleyi konuşmamızı istedi. Open Subtitles وهو بنفسه طلب أن أزوره في المشفى وتناقشنا حول الأمر
    Yeni okula Linet'i bizzat kendisi getirdi. TED لقد جلب لينيت إلى المدرسة الجديدة بنفسه.
    Ya mağdurla bizzat kendisi temasa geçecek ya da parayı alması için başka birini gönderecek. Open Subtitles إما ان يتصل بالضحية بنفسه او ان يرسل شخصا آخر ليأخذ النقود
    Nişanı bizzat kendisi takacak. Sana söylüyorum, bu müthiş bir şey! Open Subtitles ستثبته لى بنفسها إنه كبير , أخبرك ، إنه كبير
    Okyanusun kalbinin derinliklerinde yetişen bu incileri Tabiat Ananın bizzat kendisi verdi. Open Subtitles في مكان قديم وعميق في قلب المحيط هذا اللؤلؤ قدمته لنا الطبيعة الأم بنفسها
    İnanabiliyor musunuz, bizzat kendisi Sofya Semyonovna'ya 100 rublelik banknotu kendi elleriyle verdi. Open Subtitles هل تتصورون أنه هو, هو بنفسه الذي أعطى سونيا, ورقة المائة روبل؟
    Bu acemi askerlere madalyalarını, bizzat kendisi takdim etti. Open Subtitles لقد قام بنفسه بتوزيع الأوسمة على المتطوعين الجدد
    Ne olursa olsun sizin penis kesen ailenizden olmak istemiyorum. Ve şimdi çocuklar okulunuzun danışmanı, edindiği kötü alkol ve uyuşturucu deneyimlerini bizzat kendisi anlatmak için geri döndü. Open Subtitles والآن أيّها الأطفال عاد مستشار المدرسة، ليخبركم بنفسه
    ve onur! Fakat, zamanım kısıtlı ve Aslan bizzat kendisi benden daha fazla asker bulmamı istedi. Open Subtitles لكن الوقت قصير و أسلان بنفسه طلب منّي جمع قوات أكثر
    Elimden gelecek herhangi bir konuda bu insanlara yardım edebileceğimi bakanın bizzat kendisi söyledi. Open Subtitles لقد اخبرني المفوض بنفسه اني ممكن ان اساعد هؤلاء الناس بأي طريقة اراها
    Protez kolumu ise Bell'in bizzat kendisi tasarladı. Open Subtitles وذراعي الاصطناعية تم تصميمها من قبل بيل بنفسه
    Söylediğim gibi ihtiyar, gemiden kalkan son viperi bizzat kendisi uçurmak istiyor. Open Subtitles كما كنت أقول الرجل الكبير يريد أن يطير بالفايبر الأخيرة بنفسه
    Yemeği o gün de bizzat kendisi hazırlamış ve yemek mutfaktan çıktıktan sonra birinin Gary Norris'in yemeğine fıstık yağı koyduğunu düşünüyor. Open Subtitles لقد أعد ذلك الطبق بنفسه ويعتقد بأن شخص ما وضع زيت الفستق في طبق غاري نوريس بعد أن خرج من مطبخه
    Sizi bizzat kendisi davet etmek istedi ama çok acil bir işi çıktı. Open Subtitles يرى بأنه من المناسب أكثر أن يدعوك بنفسه لكن لابد بأنه مرتبط في أعمال عاجلة
    Bazen arayarak ve bazen de, bizzat kendisi şahsen ortalıkta olurdu. Open Subtitles في هذا الوقت كان يتصل أو يظهر بنفسه ليقابلني شخصياً
    Büyük Efendi'nin bizzat kendisi sana geldi. Open Subtitles لقد سقط السيد العظيم بنفسه بيديك
    Papa, yani Kutsal Baba bizzat kendisi, bugün Michael Corleone'yi kutsadı. Open Subtitles -اكاذيب البابا، البابا بنفسه بارك مايكل كورليون اليوم هل تعرف افضل من البابا
    Fakat ilk defa, bizzat kendisi yaptı! Open Subtitles لكنها الـمرة الأولى, التي تصنعه بنفسها
    Hetty artık yok, Ajan Callen. bizzat kendisi, bir daha dönmeyeceğini söyledi. Open Subtitles (هيتي) قد ذهبت، أيّها العميل (كالن) لقد أخبرتني بنفسها أنّها لن تعود
    ...ama Jessica Pearson davayla bizzat kendisi ilgileniyor. Open Subtitles لكن "جيسيكا بيرسون" تتحكم بزمام .هذه القضية بنفسها
    Evet, bizzat kendisi. Open Subtitles أجل, بلحمه.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus