agresyon, ezicilik, intihar, yeme bozuklukları arasında oldukça, oldukça yüksek bir korelasyon var. | TED | بالإدمان، الإكتئاب، بالبطش، العدائية، التنمير، الإنتحار، اضطرابات الأكل. |
Şimdi sizlere ciddi konuşma bozuklukları olan birinin -aslında iki kişi- örneklerini dinleteceğim. | TED | سأقوم الآن بتشغيل مقطع صوتي لشخص، أو شخصين في الواقع يعانيان من اضطرابات شديدة في الكلام. |
...uyku bozukluğu, baş ağrıları, yeme bozuklukları gibi. | Open Subtitles | إضطرابات في النوم، صداع صعوبة في تناول الأكل |
Madde kaynaklı kuruntulu rahatsızlıklar ve mani ve bunama gibi kuruntulu davranış bozuklukları. | Open Subtitles | ,الإضطرابات التوهمية المحدثة بالمواد و أيضاً الإضطرابات المزاجية مع هلاوس كالهوس و الجنون |
Nakil yapmamıza engel olabilecek damar bozuklukları için test yapacağım. | Open Subtitles | سأكشف عن الخلل بالأوعية التي قد تمنعنا من القيام بالجراحة |
Bütün bozuklukları boğazından pompayla çektikleri zaman mı? | Open Subtitles | اوه، عندما كان عليهم اخراج كل العملات من معدته؟ |
Tuhaf biçim bozuklukları tespit edilmiş. | Open Subtitles | الغريبة في الرحم عاهات إكتشفت. أنا ذاهب إلى ساعيهم إليك، حسنا؟ |
Sonra da ablamın üstündeki bozuklukları toplarım. Tabut bu, dilek kuyusu değil. | Open Subtitles | ومن ثمّ علي إبعاد بعضًا من هؤلاء القروش من على أختي، إنّه تابوت ليس نافورة أمنيات. |
bozuklukları çöp öğütücüsüne attığın zamanki gibi. | Open Subtitles | مثل عندما تضعين كل تلك النقود المعدنية في آلة التخلص من القمامة |
bozuklukları atıyoruz. | Open Subtitles | نحن نرمي البنسات |
Bacaklarındaki eğriliği de kapsayan ufak bozuklukları var ve kas bağlarında, birkaç kemiksi çıkıntı var. | Open Subtitles | لديها بعض التشوهات البسيطة أيضًا يتضمن ذلك إنحناء طفيف في السيقان ونمو عظمي في عدد من أربطة العضلات |
Ancak, uyku bozuklukları, sinirlilik ve moral bozukluğu gibi, kullanımın durmasından birkaç hafta sonra geçen daha fazla saklı esrar yoksunluğu çeşitleri vardır. | TED | ومع ذلك فهناك أشكال غير ملحوظة من الأعراض الانسحابيّة للماريجوانا، تشمل اضطرابات النوم، والتهيّج، والمزاج المكتئب، والذي ينحسر خلال أسابيع من إيقاف الاستخدام. |
En büyük iddialardan biri, yoganın depresyon ve anksiyete bozuklukları semptomlarını iyileştirmesi. | TED | أحد أكبر المزاعم هو أن اليوجا تُحسِن أعراض اضطرابات الاكتئاب والقلق. |
Saldırganın narsist ve paranoid kişilik bozuklukları var. | Open Subtitles | مجهولنا يعانى من النرجسية و اضطرابات شخصية بجنون العظمة معاً |
Radar bozuklukları için sahil güvenliği ve FAA'i araştıralım. | Open Subtitles | ينبغي علينا تبليغ خفر السواحل وإدارة الطيران الفيدرالية للبحث عن إضطرابات الرادار |
7 yaşındayken uyku bozuklukları için bir psikoloğa göründün mü? | Open Subtitles | لقد قمتِ بعيادة معالج نفسي ...بسبب إضطرابات النوم حينما كنتِ في السابعة من العمر |
Ve topluca bu beyin bozuklukları zamanımızın en büyük halk sağlığı tehditlerinden biridir. | TED | وهذه الإضطرابات الدماغية مجتمعة تمثل أحد أكثر التهديدات الرئيسية للصحة في عصرنا. |
Tonlarca. Korkular, takıntı bozuklukları. | Open Subtitles | الوزن الزائد، و الخوف المرضي و الإضطرابات الإستحواذية الإلزامية |
Fonksiyon bozuklukları üzerindeki çalışmamıza erkeklerde iktidarsızlıkla başlamaya karar verdik. | Open Subtitles | قرّرنا بدء عملنا عن الخلل الوظيفي لدى الذكور العاجزين جنسياً. |
-Kimse onunla konuşmadı, ama bütün futbol takımı, bozuklukları gazlı çakmaklarla ısıtıp, koridorda yürürken ona attılar. | Open Subtitles | كانوا يقومون بتسخين العملات المعدنية بولاعات البوتان و يقذفونها عليها وهي تسير فى الممرات. |
- Farklı yerlerde kemik bozuklukları var gibi görünüyor. | Open Subtitles | - حسنا، ينظرون لكي يكونوا عاهات عظمية منفصلة. |
Kullanılmayan bozuklukları hak etmiyorsun sen. | Open Subtitles | إنّكِ أفضل من هذه القروش القليلة. |
bozuklukları oraya atmayı kes. | Open Subtitles | وقف رمي النقود المعدنية في هناك. |
- bozuklukları fırlatıyorum. | Open Subtitles | -أقذف البنسات . |
Ya da genetik bozuklukları engelleyebiliriz. | Open Subtitles | أو التشوهات الجينية التي يُمكن تجنبها؟ |
Zorbalık, flörtü kötüye kullanma, beslenme bozuklukları, kendini asma ve tacize uğrama gibi konularda tam bir rakam yok -- hiç bir rakam yok!. | TED | لا توجد إحصائية عن التنمّر أو عن الإساءة العاطفية ولا عن الاضطرابات الغذائية أوالتجريح أوالاغتصاب. لا إحصاءات. |
Senin yerinde olsaydım bu bozuklukları cidden çamaşır için harcardım. | Open Subtitles | لو كنت مكانك لإستعملت هذه الأرباع للغسيل |