Parmak izi yok, bu ürün de bin yerde falan satılıyor. | Open Subtitles | لا يوجد بصمات، و هذا المنتج يباع في حوالي 1000 مكان. |
bu ürün için yarışan birkaç firma daha olduğunu söylediler. | Open Subtitles | يقولون ان العديد من منافسينا يتسارعون ليعرضوا عليهم هذا المنتج |
Niçin bu ürün hakkında bu kadar heyecanlı olduğumuzu telefonda anlatamam. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أشرح لك الأسباب فى التليفون أننا منزعجون بشأن هذا المنتج |
..büyük bir enerji verecek size. şunu söylemeliyim ki bu ürün henüz marketlerde yok | Open Subtitles | هذا المنتج , سأخبرك بسر هو لم يصدر إلى السوق بعد |
Müvekkilimiz dünyayı besleyen bu ürün için 400 milyon ARGE'ye harcamış. | Open Subtitles | موكلنـا أنفق 400 مليون دولار في البحث و تطويـر المنتج الذي يُطعـم العـالم |
Ve ürünü eline aldığı zaman sistem görüntü algılama ya da işaretleme teknolojisini kullanarak elindeki ürünü tanıyor ve bu ürün için yeşil ışık veya turuncu ışık veriyor. | TED | وعندما يرفع المنتج ، يمكن للنظام أن يتعرف على المنتج الذي يحمله بإستخدام تقنية التعرف على الصور وإعطائه ضوء أخضر أو برتقالي |
bu ürün ayakkabı, gömlek ya da karanlıkta parlayan saç bandı olabilirdi. | Open Subtitles | هذا المنتج يمكن أن يكون حذاء أو تي شيرت أو شيئاً يتوهج في الظلام. |
bu ürün piyasaya sürülseydi aylık taksitleri kim ödeyecekti? | Open Subtitles | لو ظهر هذا المنتج من سيدفع القسط الشهري؟ |
Proje yöneticisiydin ama bu ürün senin maaşından bile daha yüksek. | Open Subtitles | كنت مدير المشروع لكن هذا المنتج أكبر من رتبتك |
doğru harcamıyorsunuzdur. Buradaki çıkarım, "bu ürün yerine şunu almalısın, kendini böyle mutlu edersin" değil. | TED | و المعنى الضمني ليس هو أن تشتري هذا المنتج بدلا من ذاك وهذه هي الطريقة التي تجعلك أكثر سعادة في الواقع ، هو أنكم يجب أن تتوقفوا عن التفكير |
bu ürün vücut ile temas edeceğinden biyolojik olarak uyumlu olmalıydı, ayrıca ben tasarladığım ve ödediğim için ucuz da olmalıydı. | TED | لأن هذا المنتج سيتفاعل بشكل مباشر مع الجسم، يجب أن تكون متوافقة حيويا وبيولوجيا مع الجسد كان عليها أيضًا أن تكون منخفضة التكلفة، حيث كنت أصممها وأدفع ثمنها بنفسي. |
Yine de bu nesne, bu ürün bir takim teknoloji barıntırsa bile ki bir takım hoparlörler, bir takım mikrofonlar, ve bazı elektronik devreler, bu nesne çok akıllı bir nesne değil. | TED | حتي إذا كان هذا الشئ حتي لو إحتوي هذا المنتج علي بعض التكنولوجيا، يحتوي علي بعض السماعات ، المكرفونات ، وبعض الأجهزه الألكترونيه، هذا الشئ ليس ذكياً جداً |
bu ürün işlenmemiş süet tadında. | Open Subtitles | طعم هذا المنتج مثل شحم الماشية الخام |
bir dost, bir arkadaş İşte bu ürün için... benim dostum diyebilir Dostum benimle beraber | Open Subtitles | الرفاق، الأصدقاء أعني، هذا المنتج يجعلهم يقولون... هذا هو صديقي، صديقي الدائم |
bu ürün şu anda kendini pek de sempatik hissetmiyor. | Open Subtitles | حسناً, هذا المنتج لا يشعر باللطف الأن |
bu ürün, bir kutuda imajınızı gösteriyor. | Open Subtitles | هذا المنتج عبارة عن رمز في علبة. |
Kaliforniya'ya bir uyarıyla geliyor: "bu ürün, Kaliforniya Eyaleti tarafından kansere, doğum kusurlarına veya başka üreme hasarlarına yol açtığı bilinen kimyasallar içermektedir." | TED | تأتي إلى ولاية كاليفورنيا مع تحذير-- "يحتوي هذا المنتج على مواد كيميائية معروفة من قِبل ولاية كاليفورنيا بأنَّها تسبِّب السرطان والتشوهات الخَلْقية في المواليد أو قد تسبب أضرار تناسلية أُخرى." |
bu ürün tam on yıldır test ediliyor. | Open Subtitles | #هذا المنتج تم تجربته طوال عشرة أعوام# أنه ليس مجرد صبغة للشعر# #... |
"Büyük umutlar bağlanan bu ürün... | Open Subtitles | "هذا المنتج الذي كان يتشوق إليه الجميع |
"Büyük umutlar bağlanan bu ürün... | Open Subtitles | "هذا المنتج الذي كان يتشوق إليه الجميع |