Bilmem, sen bu kadar yakından gördüğüm ilk siyahsın. | Open Subtitles | لا أدري , أنت أول من أراه بهذا القرب من قبل |
Televizyonu bu kadar yakından izlemek, yanıp sönen ışıklar titremeyi yoğunlaştırır. | Open Subtitles | مشاهدة التلفزيون بهذا القرب يجعل الإيماض واللمعان أكثر حدّة، ما يمكن أن يسبّب النوبة |
Hiç bu kadar yakından bir ceset görmemiştim. | Open Subtitles | أتعلم، لم أرى جثة شخص ما بهذا القرب من قبل |
Kadın vücudunu hiç bu kadar yakından ve detaylı görmemiştim. | Open Subtitles | لم أر مسبقاً الجزء النسائى عن قرب وبهذا التفصيل الدقيق |
bu kadar yakından neye bakarsan bak iğrenç kusurları ortaya çıkar. | Open Subtitles | عندما تنظر لكل شيء عن قرب فستكتشف أنه مليء بالعيوب القبيحة |
Daha önce hiçbir Teksas Ranger'ını bu kadar yakından görmemiştim. | Open Subtitles | أنا لم أر قط جوال تكساس عن قرب من قبل |
Makineyi elinde tutmadan nasıl bu kadar yakından çekebilirsin? | Open Subtitles | كيف يمكنك إلتقاط صورة بهذا القرب بدون حمل كاميرا؟ |
Bir tilkiyi hiç bu kadar yakından görmemiştim. | Open Subtitles | إنها المره الأولى التي رأيت بها ثعلب بهذا القرب |
Hiç bu kadar yakından görebileceğimi düşünmemiştim. Çok güzel. | Open Subtitles | فقط لم يخطر ببالي أني سأرى واحداً بهذا القرب, جميل |
Yemin ederim ki bu parça pinçik işi bu kadar yakından yapmak beni hep çılgına çevirir. | Open Subtitles | أقسم بالرب, مهما طالت مدة عملي في هذا الشيء سيبقى دائمًا يفزعني عندما أكون بهذا القرب من أعمال رجل التمزيقية |
İlk kez 15 yıl önce geldiklerinden beri Efendi gemisini bu kadar yakından hiç görmemiştik. | Open Subtitles | لم نر مركبة للأسياد بهذا القرب منذ وصولهم قبل أكثر من 15 عاماً |
Bazı memleketlerde bu kadar yakından dans edersen karını aldatıyorsun demektir. | Open Subtitles | هل تعرف أنه في بعض البلدان ...إذا رقصت بهذا القرب فأنت تخون زوجتك |
bu kadar yakından bakınca kimse iyi görünmez. | Open Subtitles | بهذا القرب لا أحد يستطيع أن يبدو جيداً |
NASA'ya göre hayatımız boyunca bu kadar yakından geçenini göremezmişiz. | Open Subtitles | (ناسا)، تقول أننا لن نرى واحد في حياتنا بهذا القرب |
Haftalardır korumaları bu kadar yakından görmemiştim. | Open Subtitles | لمْ أرَ حرّاس بهذا القرب منذ أسابيع. |
Bu süperman'lerden birini gözlemek hoşuma gidiyor. Bir şehirli olarak bir domuzu hiç bu kadar yakından görmemiştim.. | Open Subtitles | كنت لاود ان ارى واحدا من هؤلاء السوبرمانات انا فتاه من المدينه ولم ارى ابدا خنزيرا عن قرب |
Evet, nanitlerle bu kadar yakından çalışma şansını... kaçırmayı istemeyeceğini biliyordum. | Open Subtitles | نعم، كنت أعرف أنّك ما كنت لترغب بتفويت فرصة دراسة النانويتس عن قرب |
bu kadar yakından gözlemleyebildiğim için yoğun bir mutluluk duyuyorum. | Open Subtitles | لَكنِّ لديً اللذة القوية لمراقبته عن قرب |
Evet, nanitlerle bu kadar yakından çalışma şansını kaçırmayı istemeyeceğini biliyordum. | Open Subtitles | نعم، كنت أعرف أنّك ما كنت لترغب بتفويت فرصة دراسة النانويتس عن قرب |
Köpekbalıklarının beslenmesini hiç bu kadar yakından izlememiştim. | Open Subtitles | لم يسبق له مثيل أسماك القرش تتغذى عن قرب من قبل. |