| Galiba hayatının büyük bölümünü bu kutuda geçirdi. | Open Subtitles | قضى معظم عمره في هذا الصندوق على ما أعتقد |
| bu kutuda bizim tanıyabileceğimiz bir işaret var. | Open Subtitles | هذا الصندوق به إشارة يمكننا التعرف عليها |
| Tüm varlığını size bıraktı, burada, bu kutuda. | Open Subtitles | من اجل اسباب وقائية ، كل شيء هنا فى هذا الصندوق |
| bu kutuda hep kostümler var. Bunlar da binici takımları. | Open Subtitles | هذا الصندوق للملابس التنكرية وهذا كله لمعدات ركوب الخيل |
| Ne var biliyor musun, umarım bu vincin çıkışını hızlandırırlar çünkü bu kutuda seninle bir saniye dahi geçirmek istemiyorum. | Open Subtitles | أتعلمين ماذا, أتمنى أن يسرعون هذه الرافعة لأنني لا أود أن أمضي ثانية أخرى معك في هذه العلبة |
| bu kutuda yatan her gerçek, dünyaya söylenmiş bir yalan demek. | Open Subtitles | -انظر، لكل حقيقة في هذا الصندق هنالك كذبة في الخارج في العالم الحقيقي |
| Bana bu kutuda ne olduğunu söylemedin. | Open Subtitles | تعلمي ، لم تخبريني أبدا ماذا كان في هذا الصندوق. |
| bu kutuda her ne varsa, umarım aradığınız şeyi bulursunuz. | Open Subtitles | مهما يكن الذي يوجد داخل هذا الصندوق أنا أمل أنه هذا الذي كنت تبحث عنه |
| bu kutuda yaklaşık 45 yavru kedi var, ve sanırım bu yavru kedilerden birinin az önce yavru kedileri oldu. | Open Subtitles | هناك، حوالي، 45 قطة في هذا الصندوق وأظن أن أحد هذه القطط ولدت قطط |
| Bana ihtiyacın olursa, bu kutuda yaşıyor olacağım. | Open Subtitles | لذا إذا إحتجتَ لي فسأكون ساكن في هذا الصندوق |
| bu kutuda, yarınki "Anneler Günü 5000" yarışı için gizli silahım var. | Open Subtitles | في هذا الصندوق سلاحي السري من أجل سباق جري 5 كيلو في عيد الأم غداً |
| bu kutuda sadece anaokuluna kadar yaptığım çalışmalar var. Epey bir miktar daha gelecek. | Open Subtitles | حسناً، هذا الصندوق يغطي فترة الحضانة فقط هناك الكثير آتي |
| Babama yapılan komployla ilgili her şey bu kutuda. | Open Subtitles | بما أنك لن تذهب إلى أي مكان في أي وقت قريب. كل شيء حول مؤامرة والدي. إنه في هذا الصندوق. |
| bu kutuda Laila Galliston olarak yaşadığın eski hayatın var. | Open Subtitles | فى هذا الصندوق رموز من حياتك السابقة كليلا جاليستون |
| bu kutuda her ne varsa, kardeşime ait değil. | Open Subtitles | أيا كان ما بداخل هذا الصندوق فهذا ليس بأخي |
| Sorun ne olursa olsun, ozanın kim olduğunu bu kutuda bulacağımızı düşünüyorum. | Open Subtitles | الشاعر موجودة على الأرجح داخل هذا الصندوق |
| Bir fare, bu kutuda kötü bir şey yaşandığını hatırlarsa ve biz onu tekrar o kutuya koyarsak, donma moduna geçecektir, çünkü kutudaki potansiyel tehlikelerce fark edilmek istemiyor olacaktır. | TED | فإن تذكر فأر أن شيئاً سيّء قد حدث في هذا الصندوق، و عندما نضعه مجدداً في نفس الصندوق، سوف يظهر وضعية التجمّد لأنه لا يريد أن يتم كشفه بواسطة أي مصدر تهديد في هذا الصندوق. |
| Evet, efendim. bu kutuda. | Open Subtitles | نعم يـا سيّدي، هنـا في هذا الصندوق |
| Bayanlar ve baylar, bu kutuda 23 beyaz fare var. | Open Subtitles | أيها السيدات و السادة ...لدي في هذا الصندوق |
| bu kutuda vitamin var. | Open Subtitles | هذه العلبة تحوي مكملات لا، لا، لا |
| "Anlaşılan bu kutuda parmak izi veya DNA bulamayacağım." | Open Subtitles | "يبدو أنّي لن أجد أيّة بصمات أو حمض نوويّ على هذه العلبة" |
| - bu kutuda kalamam. | Open Subtitles | -لا يمكنني البقاء في هذا الصندق |