"bu tarafını" - Traduction Turc en Arabe

• هذا الجانب من
• هذا الجزء من

Stresin bu tarafını anlamak için bir hormondan, oksitosinden bahsetmemiz gerekiyor. Biliyorum ki oksitosinin olabildiğince reklamı yapıldı.
لفهم هذا الجانب من الضغط، علينا التحدث عن هرمون هو أوكسيتوسين، واعلم بأن الأوكسيتوسين قد حصل

Güneşin en parlak ışınları, Dünya'nın hep bu tarafını ısıtır ve aydınlatır ki az önce de tam bu tarafa döndü.
النور الساطع للشمس دائما ما يلقى بحرارته وضوءه على هذا الجانب من الأرض. والذى يستمر فقط بالدوران من حوله.

Sakladığın silahı alabilirsek onun silahını da alıp, bankanın bu tarafını ele geçiririz.
إن استطعنا الحصول على المسدّس الذي خبّأتَه ثم نضع أيدينا على مسدّسه نكون قد غطّينا هذا الجانب من المصرف

Aslında, denetçi biraderliğin bu tarafını unutmuşum.
أتعلم، لقد نسيت هذا الجزء من الإخوة المحاسبية

Hayatımın bu tarafını senden saklamaktan nefret ediyordum.
لطالما كرِهتُ إبقاء هذا الجزء من حياتي سراً عنكِ.

Sahil bölgesini ve koyun bu tarafını zaten aramıştık.
لقد قمنا باستكشاف منطقة الشاطئ ومعظم هذا الجانب من الخليج

Ben sıcak bir duş alacağım ve çıktığımda da yatağın bu tarafını boş görmek istiyorum.
وانا سأخذ حمام ساخن وفي هذا الوقت عندما اخرج اريد هذا الجانب من السرير ان يكون خالي

Sen caddenin bu tarafını al, Bende diğer tarafını--
خذ هذا الجانب من الشارع وأنا آخذ الآخر

Nasıl olsa yatağın bu tarafını kullanan biri yok hayatım.
لا أحد سينام على هذا الجانب من السرير.

Evet, izin verirsen masanın bu tarafını temizleyeceğim, olur mu?
نعم ، اسمحوا لي بتنظيف... هذا الجانب من الطاولة هنا ، حسنا؟

Çiftliğin bu tarafını daha önce hiç görmemiştim.
ما رأيتُ هذا الجانب من المزرعة قطّ

Kasabanın bu tarafını hiç gördün mü?
ترى هذا الجانب من المدينة؟

Sen sokağın bu tarafını al.
خذ هذا الجانب من الشارع.

Ordu şehrin bu tarafını yerle bir etmiş!
دمر الجيش هذا الجزء من المدينة

Sahilin bu tarafını işaret ediyor.
انه يشير الى هذا الجزء من الشاطئ

Cleveland'ın bu tarafını biliyor muydun?
هل تعرف هذا الجزء من (كليفلاند)؟

Alexandria, Virginia'dan Stockton, California'ya kadar dünyanın bu tarafını gören ilk beyazlar Lewis ile dostu Clark'ı aklımdan çıkarmadım.
‫من (أليكساندريا)، (فيرجينيا) ‫إلى (ستوكتون) و(كاليفورنيا) ‫أفكّر في (لويس) وصديقه (كلارك) ‫أوّل قوقازيان يريان هذا الجزء من العالم