Bu tarz şeyler pişirdiğimde Julia yanımdaymış gibi hissediyorum bir öğretmen edasıyla. | Open Subtitles | لديك حس جوليا عندما تصنعين أشياء كهذه كـ معلمة و كـ صوت |
Bu çılgınlık. Bu tarz şeyler için asla tasarlanmamıştı. | TED | هذا جنون. إنها لم تكن مصصمة لفعل أشياء كهذه. |
Baldızın hakkında Bu tarz şeyler söylemen sence etik mi? Ama gerçek. | Open Subtitles | أليس من النفاق أن تقول أشياء كهذه عن نسيبتك ؟ |
Bu tarz şeyler hayata başka açıdan bakmanı sağlıyor. | Open Subtitles | أشياء كهذه تضع الأشياء في منظورها الصحيح |
O da bana hep Bu tarz şeyler gösterirdi. | Open Subtitles | كان يعلمني أشياء كهذه طوال الوقت |
O Avatar'dır. Bu tarz şeyler başımıza çok sık gelir. | Open Subtitles | إنه الآفاتار , أشياء كهذه تحدث لنا ... |
Bu tarz şeyler hakkında yalan söyleyemem. | Open Subtitles | -لا يمكنني الكذب بشأن أشياء كهذه |
Bu tarz şeyler sürekli olmaya başladı. | Open Subtitles | أشياء كهذه تظل تحصل، |