Uluslararası yazar Anna Rivers'ın arabasının bulunması üzerinden on gün geçti... | Open Subtitles | مرت عشرة أيام منذ العثور علي سيارة المؤلفة العالمية أنا ريفرز |
Ama son 48 saat içinde kiralanmış bütün beyaz minibüslerin bulunması gerekiyor. | Open Subtitles | لكن يجب العثور على كل شاحنة بيضاء مستأجرة خلا الـ48 ساعة الماضية. |
Böylece Spinosaurus'larla yaşamış bu şaşırtıcı hayvan fosillerine ulaştık ama Spinosaurus'lar bulunması zor olduklarını kanıtladı. | TED | قد تمكنا من العثور على مستحاثات لتلك المخلوقات المذهلة قد عاشت بجانب السبينوصور، ولكن السبينوصور نفسه كان بعيد المنال |
- Sen bulunması zor bir adamsın. | Open Subtitles | أنت تعلم أنك رجل من الصعب إيجاده لا،لست كذلك |
Bir adaya düzenlenen harekâtı yöneteceğim. Bu adada bulunması çok zor olan bir adam var. | Open Subtitles | أرأس بعثة مسافرة إلى جزيرة، وفي الجزيرة رجل سيصعب إيجاده |
Yeni anlaşmayla Sovyet Birliklerinin Doğu Avrupa'da bulunması yasal zemin kazanmıştı. | Open Subtitles | أجازت المعاهدة الجديدة تواجد القوات السوفيتية في أوروبا الشرقية |
bulunması zor bir adamsın. Biliyor musun ha? | Open Subtitles | أنت رجلُ من الصعب إيجادك أتعلم هذا، أيها المحطم؟ |
Silahın bulunması halinde sadece iki el ateş edildiği düşünülecekti. | Open Subtitles | وبالتالي يشير إلى ذلك، العثور على المسدس كان قد أطلق رصاصتين فقط من ذلك |
Nasıl özleyebilirsin ki. bulunması kolay biriyim. İki kalbi olan adamım ben. | Open Subtitles | من السهل العثور على أَنا الرجلُ ذو القلبين |
Kardeşiniz, bulunması en kolay olan aile ferdi... | Open Subtitles | أختك هي شخص واحد في عائلتك من السهل العثور عليها |
İyi yardım bulunması zor anlıyorm ama, başka bir ailenin dadısını çalmak çok yakışıksız. Kimsenin kolunu bükmeyeceğim. | Open Subtitles | أدرك كم من الصعب العثور على مساعدة جيدة لكن سرقة مربيات الآخرين أمر سيء |
Bütün klasörleri temizleyin, bütün kaynakları savaş başlığının bulunması alanına kaydırın. | Open Subtitles | افرغ كل المسارات لتركز كل مصادرنا على العثور على هذا الصاروخ النووي |
Ama bu keşif dünyamıza daha çok benzeyen gezegenlerin bulunması için başlatılan büyük maceranın sadece bir kilometre taşıdır. | Open Subtitles | لكن مجرد خطوة أولى في مسعىً أكبر العثور على كوكب أكثر شبهًا بكوكبنا |
Ki bu da muhtemelen bizim için kötü, çünkü zor bulunması amaçlanmıştır. | Open Subtitles | و هو ، كما تعرف ، شئ سئ بالنسبة لنا لأنه يعني على الارجح انه من الصعب العثور عليه |
O zaman bulunması zor olmamalı. Yeşil ışığı görmemek zor olur. | Open Subtitles | لن يصعب العثور عليه إذن، لن يفوتك التوهج الأخضر بصدره |
Hala eski alışkanlığımız olan petrolü kullanmayı bırakmıyoruz fakat petrolün bulunması gittikçe zorlaşıyor. | Open Subtitles | مع ذلك ما زلنا نتعلق بتلك العادة القديمة, وهي النفط الذي أصبح إيجاده أصعب وأكثر غلاءً |
Ayrıca, FBI'dan saklanmak için bulunması imkânsız bir yerden daha güzel neresi olabilir? | Open Subtitles | بالإضافة , اي طريقة أفضل للإختباء من الفيدرالين اكثر من مكان يستحيل إيجاده ؟ |
Her şey boşunaydı. Kitap'ın bulunması mümkün değil. | Open Subtitles | كل هذا كان هباءً الكتاب لن يتم إيجاده أبدًا |
Ama parmak izlerinin orada bulunması onu merkeze getirmemize yetti. | Open Subtitles | لكن تواجد بصماته كانت حجّة كافية لإحضاره. |
bulunması kolay bir adam olduğundan emin olabilirsin. | Open Subtitles | من الأفضل لك أن تتأكد من سهولة إيجادك |
Duvarların ardına gizlenmiş merdiven altının bulunması büyük bir keşif. | Open Subtitles | هذا الاكتشاف للوحات الجداريه في ردهات الدرج عباره عن وحي |
O sözde mafyanın ibne üyelerinden biri beni öldürmeye gelecekse bulunması zor bir adam değilim. | Open Subtitles | إذا يرديني أحد من الديدان الذي يلقون على أنفسهم المافيا أنا لست صعب الإيجاد |
Aslında bulunması birçok yönden benim için dezavantaj. | Open Subtitles | في الواقع سيكون مفيداً لي من نواحٍ عدّة إذا لم يُعثر عليه أبداً |
Kral olarak, haliyle Reislerimin ya da bir başkasının kişisel girişimde bulunması taraftarı değilim. | Open Subtitles | وبما أنني ملكُ، أنا لا أفضل المشاريع الفردية من قبل "الإيرل" الواقعون تحت إمرتي، أو أي أحدٍ آخر |