"bunu söylemeye" - Traduction Turc en Arabe

    • قول ذلك
        
    • قول هذا
        
    • بقول ذلك
        
    • لقول ذلك
        
    • ترديد هذا
        
    • البدء بشيء
        
    • واقفاً فوقها
        
    • لتخبرني بذلك
        
    • لتقولي ذلك
        
    Ama ben Birleşik Devletler Şiir Elçisi'yken -- Bunu söylemeye bayılıyorum. TED ولكن عندما كنت شاعر البلاط في الأمم المتحده وأنا أحب قول ذلك.
    Bu gerçek. Bunu söylemeye alışacak mıyız? Open Subtitles هذه الحقيقة أعتقد أننا لن نتعود أبداً على قول ذلك
    Senin Bunu söylemeye hakkın yok. Ona imza atmasını söyleyen kimdi? Open Subtitles اوني ليس لذيك الحق في قول هذا من اخبره يشارك التوقيع؟
    Bunu söylemeye hakkın yok. Hem zaten dün dündür. Open Subtitles .أنت لا تملك الحق في قول هذا .فكل شيء أصبح فالماضي
    Bunu söylemeye devam et doğru kızı bulursun. Open Subtitles أستمري بقول ذلك فلربما ستجدين الفتاة المناسبة
    Ama sadece meraktan soruyorum, şanslı alıcı kimdi? Bunu söylemeye yetkim yok. İş gereği. Open Subtitles ولكن فقط من باب الفضول، من هو المشتري محظوظ؟ لست مخول لقول ذلك إنه العمل يجب أن أذهب ولكنك اتيت للتو ليفون هو صديقي
    Hayır, söylemedin çünkü oraya gidebilirsin ve Bunu söylemeye korkuyorsun. Open Subtitles كلاّ، لم تريدي أن تحظي بهذه المحادثة لأنّه من الممكن أن تذهبي حقاً وأنتِ تخشين قول ذلك
    Tabii, sen kendine Bunu söylemeye devam et. Ben bu taraftan gidiyorum. - Anlaşılan zeki bir tavşana denk geldik. Open Subtitles حسناً أسترم في قول ذلك لنفسك أنا ذاهب في هذا الإتجاه حسناً أعتقد بأن ذلك أرنب ذكي
    Babam sağ olsa yahut kardeşim burada olsa Bunu söylemeye cüret edemezdin! Open Subtitles ماكنت لتجرؤ على قول ذلك لو كان أبي حيًّا يرزق أو لو كان أخي هنا.
    Bunu söylemeye utanıyorum, ama yetiştiğim kasaba ırkçı bir kasabaydı. Open Subtitles إنّه لعارٌ لي قول ذلك ولكن نشأت في مَكان يُعرف بإسم مدينة غروب الشمْس
    Bunu söylemeye hakkım olmadığını biliyorum. Open Subtitles و انا ... أعلم انه ليس لدى الحق فى قول ذلك
    Bunu söylemeye yetkim yok. Open Subtitles ليس مُصرّح لي قول ذلك في الوقت الحالي.
    - O burada olsaydı Bunu söylemeye cesaret edemezdim ama en az onun kadar iyi yapmışsın. Open Subtitles لم أكن لأجرأ على قول هذا لو كانت هنا لكنك أعددته بنفس جودتها
    - Ben yanılmışım. - Aferin oğlum, Bunu söylemeye alış. Open Subtitles أحسنت بني، عليك الاعتياد على قول هذا
    Tabi tabi, kendine Bunu söylemeye devam et. Open Subtitles أجل، صحيح، أستمر في قول هذا لنفسك.
    Bunu söylemeye kim cesaret eder? Open Subtitles نحن لا نجرؤ على قول هذا
    Kendine Bunu söylemeye devam et. Open Subtitles أتعلمين واصلى قول هذا لنفسك
    Kendine Bunu söylemeye devam et Bayan Günışığı. Open Subtitles إستمري بقول ذلك لنفسكِ أيتها المتفائلة
    Ancak hiç kimse Bunu söylemeye cesaret edemiyor çünkü bu konu tamamen, 'cinsel taciz' saçmalığına takılmış durumda. Open Subtitles .ولكن لا أحد لديه الجُرأة لقول ذلك لأنّه سيصبح الأمر متشابك في هذا الهراء .في قضيّة التحرش الجنسيّ
    Ya herkes Bunu söylemeye başlarsa? Open Subtitles ماذا لو بدأ الجميع فى ترديد هذا ؟
    Hayır, ben öksürüğün bittiği yerde Bunu söylemeye çalışıyordum. Open Subtitles لا .. انا احاول البدء بشيء يكون السعال فيه شيء مميز
    Ölü bir elin yerden ona uzandığını gördüm ve Bunu söylemeye hakkım var. Open Subtitles لقد رأيتُ يداً ميّتةً تخرج من الأرضِ، وكنتُ واقفاً فوقها عن كثبٍ.
    Ta Amerika'dan bana Bunu söylemeye mi geldin? Open Subtitles قطعت كلّ هذه المسافة لتخبرني بذلك ؟
    Buraya Bunu söylemeye mi geldin? Bu saatte? Open Subtitles هل جئتي فقط لتقولي ذلك, في هذا الوقت ؟

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus