O kalleş sayesinde, ömür boyu provasını yaptığım cümleyi tekrar söyleyemeyeceğim... | Open Subtitles | بفضله لن يتسنى لي قول الجملة التي تدربت عليها طوال عمري: |
Aslında bu göze çarpan bir hata cümleyi edatla bitirmemek en iyisi | Open Subtitles | رغم أن هذا خطأ شائع ومن الأفضل عدم إنهاء الجملة بحرف الجر |
Bu cümleyi hayatında daha önce söylemediğine bahse girerim, Jer. | Open Subtitles | أراهن بأنّك لم تقل هذه الجملة قبل ذلك يا جير |
Her neyse bu cümleyi ilk söyleyen Buckminster Fuller idi. | TED | و بطريقة ما، كان بكمنستر فوللر الذي صاغ هذه العبارة. |
Bu beni çok heyecanlandırmıştı ve etrafta hoplaya-zıplaya duyduğum her olası cümleyi buna çevirebilir miyim diye denemeler yapıyordum. | TED | لقد كنت متحمسا للغاية حيال تلك الفكرة، أجرب هذا وذاك محاولا أن أكتشف هل بالإمكان تحويل كل جملة أسمعها إلى هذا. |
Dinlemeyi kesecekler diye son cümleyi ilk cümlede söylerim. | Open Subtitles | أنا أقول أول السطر الأخير. أخشى الجميع وقف ستعمل الاستماع. |
Kafan karışırsa, ne diyeceğini bilemezsen sadece şu cümleyi kurman yeter: | Open Subtitles | إذا حصل وضعت, ولست متأكد مما ستقول فقط قل هذه الجملة |
Ardından, coğrafi konumu ve zamanı bilerek, bu cümleyi yazan kişinin bulunduğu yerdeki havayı bile keşfedebiliriz. | TED | بعد ذلك، بمعرفة المكان الجغرافي والزمن، يمكننا أيضاً معرفة الطقس عندما كتب ذلك الشخص الجملة. |
Fakat noktalı virgül cümleyi kısaltmak ve cümleye çeşitlilik katmak için bağlaç yerine geçebilir. | TED | لكن الفاصلة المنقوطة يمكنها أن تأخذ مكان أداة العطف لتختصر الجملة أو لتضفي شيئاً من التنوع على الجملة. |
Yani cinsiyetleri, yaşları, coğrafi konumları ve o cümleyi yazarlarkenki hava koşulu. | TED | وبالتالي، جنسهم، عمرهم، موقعهم الجغرافي و ما كانت عليه حالة الطقس عندما كتبوا هذه الجملة. |
Ve bunlardan herhangi biri içindeki cümleyi ortaya cikarmak için açılabilir. | TED | و أي واحدة يمكن فتحها لتجد الجملة بداخلها. |
cümleyi tamamlayamıyorum ve seninle buluşmak için çıkmazsam geç kalacağım. | Open Subtitles | لا يمكنني انها الجملة وسوف أكون في وقت متأخر إذا لم أذهب لمقابلتك على الفور |
Evde yeğenlerime hikâye anlattığım zaman... aralarından biri daima ilk cümleyi söyler. | Open Subtitles | عندما أروي قصّة لبنات أختي في البيت واحدة منهن عادة ما تعطيني الجملة الأولى |
O zaman eksik virgülü ve şu uzayıp duran cümleyi de fark etmeyecekti. | Open Subtitles | إذاً أنا واثق أنك لن تنسى الفاصلة في الجملة المتعاقبة |
Herkes bu cümleyi yazıp isimleri daire içine alsın. | Open Subtitles | اكتبوا هذه الجملة وضعوا دائرة حول الأسماء. |
diye düşünecekti babası. Ve bu doğru. Sanat biraz kendini kaybetmek demek ve bir sonraki cümleyi haklı çıkarmak - bir çocuğun yaptığından çok da farklı değil. | TED | وذلك صحيح. الفن هو حول القليل من الجنون و تبرير العبارة القادمة، وهو لا يختلف عما يفعله الطفل. |
O yüzden her sabah bu cümleyi Echo Dot'a bağırarak buluyorduk kendimizi. | TED | لذلك كنا نبدأ يومنا بشكل أساسي بالصّراخ بهذه العبارة لجهاز "إيكو دوت". |
O ise, hâlâ bir sonraki cümleyi hatırlamaya çalışıyormuş. | Open Subtitles | و لا يزال يحاول أن يتذكّر العبارة التالية |
İşleri geciktirme bölümüne başladım, bir gün yarısına gelmişken kelimenin tam anlamıyla bir cümleyi yarım bıraktım ve aylarca devam etmedim. | TED | بدأت في كتابة فصل التسويف، وفي أحد الأيام - في منتصف كتابة الفصل - توقفت حرفياً في منتصف جملة لعدة أشهر. |
Tereciye tere satma. O cümleyi ben yazmıştım. | Open Subtitles | لا تقل ذلك السطر لي فأنا الذي كتبت ذلك السطر |
Mükemmel bir şekilde açık. erkekler cümleyi okusun ve cümleye baksınlar ve bunu okusunlar. | TED | هذا واضح مائه بالمائه وينظرون إلي تلك الجمله, ثم يقرأون هذا. |
Sana yalancı demiyorum ama bu cümleyi bitirecek kelimeler aklıma gelmiyor. | Open Subtitles | لنأقولعنككاذب،لكن .. لا أعرف طريقة لإنهاء جملتي هذه |
O cümleyi beni gururlandıracak şekilde bitirmene imkân yok | Open Subtitles | ليس هناك طريق لإنْهاء تلك الجملةِ الذي سَيَجْعلُني فخور. |
Şu meşhur cümleyi... daha ne kadar duyacaksınız? | Open Subtitles | كم مرة أخرى تريد أن تسمع فيها العبارات المستهلكة |
Az önceki dört cümleyi de bir kez olsun seğirmeden söyledin. | Open Subtitles | لقد قلت مايقار ب اربعة جمل بدون ان تتشنج مرة واحدة |