caddeleri kontrol edip, elimize daha fazla bilginin geçeceği an için hazır olacaklar. | Open Subtitles | سوف يعملون في الشوارع. سيكونون مُستعدّين للتحرك عندما تكون لدينا المزيد من المعلومات. |
Lütfen Hoten ve Grand ve Doğu Nehri arasındaki caddeleri kullanmayın. | Open Subtitles | تفادو جميع الشوارع بين هوتين و غراند الين و شرقي النهر |
Boka ve domuz kanına bulaşmış caddeleri seviyorsan tam senlik şehir. | Open Subtitles | إذا كنتِ تحبين الشوارع المغطاة بالوحل ودم الخنازير، فهي المدينة المنشودة |
Turin caddeleri, üstünde Olimpiyat sloganları olan kırmızı afişlerle doluydu. | TED | شوارع تورينو جميعها كانت مغطاة بلوحات حمراء تعلن عن شعار الأولمبياد |
Binaları, caddeleri, gökdelenleri ve gürültülü taksileri düşünürler. | TED | فهم يفكرون في المباني والشوارع وناطحات السحاب، وضجيج سيارات الأجرة. |
Doğrusal güzergahta ve zihnimizin caddeleri düzlediği ve dönüşleri 90 derecelik bir açıyla algıladığı | TED | إذاً، نحن نتحرك في مسارات خطية و يعدل عقلنا الشوارع و يستوعب المنعطفات |
caddeleri su basmıştı, fakat insanlar böylesine milli bir günün bir parçası olma fırsatını kaçırmak istemiyordu. | TED | الشوارع كانت فائضة، لكن الناس لم ترد أن تضيِّع فرصة أن تكون جزء من يوم وطني كهذا. |
Bu süreçte su dolu tüneller üstlerindeki caddeleri aşındırarak onları şehir nehirlerine dönüştürürdü. | TED | في حوالي هذا الوقت، ستقوم الأنفاق الغارقة بتآكل الشوارع فوقها محوّلةً إياها إلى أنهارٍ مدنية. |
1999'da, Münih'te caddeleri ve terasları doldurmuş yüzbinlerce insana katıldım, ve Güneş tacı ortaya çıktığında hep birlikte bağrıştık. | TED | في 1999 في ميونيخ، انضممتُ لمئات الآلاف الذين ملؤوا الشوارع والسطوح وهتفوا معاً في آن واحد مع ظهور الهالة الشمسيّة. |
Otomobiller caddeleri eyalet sınırına dek taşıyacak. | Open Subtitles | سوف تجوب سياراتنا الشوارع على طول خط البلدة |
caddeleri turlamaktan ve şarkılar söylemekten nereye gittiğimi unuttum. | Open Subtitles | نسيت أين ذهبنا ، تجوّلت في الشوارع وغنّيت وغنّيت |
caddeleri uyuşturucu satıcılarından ve sübyancılardan mı temizliyordunuz? | Open Subtitles | نحن نجعل الشوارع آمنة من الشواذ وتجار المخدرات |
İş suçla savaşmaya geldiğinde, caddeleri güvenli tutan sadece bir adam var, aynı zamanda gerçek tutan. | Open Subtitles | عندما يتعلق الأمر بمحاربة الجريمة هناك فقط رجل واحد يحافظ على الشوارع آمنه يحافظ بشكل حقيقي |
İnşaatlardaki çalışmayı durdurup caddeleri kontrol altına alacağım. | Open Subtitles | ساجعل ورشات البناء توقف العمل و نقوم بتأمين الشوارع |
Polis grevi bitene kadar caddeleri boşaltmanız gerekiyor! | Open Subtitles | عليكم إخلاء الشوارع لحين انتهاء إضراب الشرطة |
Bu bir zorunlu tahliye işlemidir. Herkes caddeleri derhal boşaltsın. | Open Subtitles | هذا اخلاء الزامي، على الجميع اخلاء الشوارع بالحال. |
Bu acil bir durumdur, herkes caddeleri boşaltsın, hemen! | Open Subtitles | شرطة الطواريء، ليخل الجميع الشوارع في الحال. |
Biliyorsun ki ben, caddeleri yuvarlak desenli taşlarla kaplı bir şehirde yaşayamam. | Open Subtitles | فأنت تعرف أني لن أتمكن من العيش في مدينة ذات شوارع مبنية على نمط العجلة و أقطارها |
Yeşil alanda ve o caddeleri Iraklılara bırakmadılar... | Open Subtitles | في المساحة الخضراء وليس من الخروج الى شوارع العراق... |
Sadece birkaç blok ilerisine gideceğim. 87. ve Madison caddeleri arasına, lütfen. | Open Subtitles | أنا ذاهب على بعد عدة شوارع من هنا إلى تقاطع "87" و "ماديسون"، رجاءاً |
Tren istasyonu tiyatrolarını, büyük hoparlörlü caddeleri ve grafitili duvarları gördüm. | TED | فلقد رأيتُ مسارحَ محطّاتِ القطار والشوارع المحفوفة بمكبرات الصوت، والأحياء ذات اللوحات الجدارية |
Binaları, parkları, caddeleri, çocukları ve dondurmacıları yerle bir eden bir şey. | Open Subtitles | ستدمر المباني والحدائق والشوارع والاطفال ومحلات الآيس كريم |