Tüm yaptığı, canlıların; yaşadıkları ortama daha uygun hale getirilmesidir. | Open Subtitles | كل ما يفعله أنه يجعل المخلوقات أكثر تلاؤماً مع بيئتها |
Bu tur canlıların durumu henüz netleşmiş değil. | TED | لا أحد يعرف كيف نتعامل مع هذا النوع من المخلوقات. |
Ancak bu canlıların gerçek gizemlerini öğrenebilmek için her bir yılanın içine, ufak bir radyo vericisi yerleştirmemiz gerekti. | TED | ولكن لمعرفة الأسرار الحقيقية لهذه المخلوقات كان من الضروري لنتعلم ان ... نضع اجهزة رادار مرسله داخل كل ثعبان |
Fakat bunu yerine tüm canlıların tüm ihtiyaçlarını ezberleyebilir, yapıyor, yapacak, yaptı. | TED | ولكنه يستطيع ان يحفظ كل احتياجات الكائنات الأخرى التي يكونها , أو سيصبحها , أو كانها |
Dünyaya yeni bir insan getirdiğimizde, bebeklerimizi diğer canlıların yanında karşılıyoruz. | TED | عندما نُرحّب بإنسان جديد إلى العالم، نُرحّب بأطفالنا صحبة مخلوقات أُخرى. |
dünyaya diğer canlıların bakış açısından bakabilmek insanın, sadece kendini önemli sayma hastalığına çaredir. | TED | النظر للعالم من وجهة نظر الفصائل الأخرى إنه علاج لمرض أنانية الإنسان |
Ve her yaşayan, beden sahibi olan canlıların her türünden bir erkek ve bir dişiyi gemiye getireceksin. | Open Subtitles | و كل شئ حى من كل المخلوقات إثنان من كل نوع ذكر و أنثى سوف تدخلهم إلى السفينة لإبقائهم على قيد الحياة معك |
Her birinize dinozorlar diye tabir edilen canlıların sahip olduğu olağanüstü güçler verilecek. | Open Subtitles | كل واحد منكم سيحصل على قدرات خارقة تعادل قوة المخلوقات القديمة التى تسمونها الديناصورات |
Mercanlar olmasaydı bu canlıların hiçbiri burada olamazdı. | Open Subtitles | ولكن.. لم يكن ليبقى أي من هذه المخلوقات هنا إذا لم يكن المرجان موجودا |
Ama bunun yanında yüzen canlıların hiçbirisi, kilit bir etken olmasaydı burada olamazdı - | Open Subtitles | إن هذه المخلوقات التي تسبح بقربها لمتكنلتوجدهنا لولاوجود أهمالعوامل: |
Ayakta durabilmenin dışında bu canlıların pek de fazla özelliği yok. | Open Subtitles | بصرف النظر عن المشي معتدلا فلا يوجد شيء مميز على الإطلاق في هذه المخلوقات |
Bazı kültürlerde eşeklere, bütün canlıların en akıllısı olduğu için saygı gösterilirmiş. | Open Subtitles | انها تقول : الجمال المقدس هل تعلم فى بعض الحضارات تعتبر الحمير اكثر المخلوقات حكمة |
Schubert'in bu eserinde havayı ve kokuları duymak ve hissetmek, kuşların ve küçük canlıların heyecanını algılamak mümkün. | Open Subtitles | يمكنك أن تشعري حرفيا وَتشتمُّي الهواء والروائح في هذا وتسمعي سعادة الطيور وغيرها من المخلوقات |
canlıların ihtiyaç duyduğu ruh, tekerlerin içindeydi. | Open Subtitles | حيث أرواح المخلوقات الحية كانت في العجلات |
Çok geçmeden, kayalar üzerinde ilk büyük canlıların çıplak gözle görülebilen belirtileriyle karşılaşıyoruz. | Open Subtitles | وفي وقتٍ قصير، عثرنا على آثارٍ في الصخور لأول المخلوقات الكبيرة، أشياء يمكنك رؤيتها بالعين المجردة، |
Bu felaketi anlaşılmaz bir biçimde karada yaşayan neredeyse tüm canlıların soyunun tükenmesi izledi. | Open Subtitles | لحق هذه الواقعة وبشكل غير متوقع إنقراض معظم المخلوقات الحية على اليابسة |
Bu soruyu masaya yatıran tek canlıların biz olması mantıklı mı? | TED | أليس جليًّا أننا الكائنات الوحيدة القادرة على فهم هذا السؤال؟ |
Malesef hala pek çok insan, benim gibi balina koruyucularının bunu yapmasını yalnızca bu canlıların çok güzel ve karizmatik olmasına bağlıyor. | TED | للأسف، الكثير يعتقدون للآن أنّ المحافظين على الحيتان مثلي يقومون بذلك فقط لأنّ تلك الكائنات جميلة و ذات كاريزما. |
Ayrıca, korumaya yönelik mesajlarımızı kavramsallaştırmayı öğrenmeliyiz ki insanlar bu canlıların ekosistemdeki gerçek değerini anlasın. | TED | علينا أيضاً أن نتعلم تأطير رسائل الحفظ لدينا ، حتّى يفهم الناس الأهمية البيئية الكبرى لهذه الكائنات. |
Öyle ki 2050'de Dünya'daki canlıların dörtte biri yok olabilir. | Open Subtitles | بحلول العام 2050 ربع مخلوقات الكرة الأرضية بات مهدد بالإنقراض |
İkinci olarak, bu metabolik malzemeler canlıların sahip olduğu bazı özellikleri taşıyorlar ve bu da bu malzemelerin benzer şekilde davranabileceğini göstermektedir. | TED | ثانيا ، هذه المواد الأيضية لديها بعض من خصائص الأنظمة الحية ، وهو ما يعني أنه يمكنها أن تؤدي بطرق مشابهة. |