Savaşta son derece cesurdur ve çok da iyi bir kalbi var. | Open Subtitles | في المعركة، إنه شجاع للغاية. ولديه قلب جيّد. |
Bayanlar baylar, yaşı daha 10dur, ama atılgan ve de cesurdur. | Open Subtitles | سيداتي سادتي، صبي شجاع وجريء في العاشرة! |
Gary bunu yapacak kadar cesurdur. | Open Subtitles | جاري سيكون شجاع بما فيه الكفاية ليفعلها |
Savaş cehennemdir, erkekler cesurdur, Bu tarz eski bokları mı yazacaksın? | Open Subtitles | هذه الحرب مثل النار , هؤلاء الرجال شجعان هذا النوع من الأشياء القديمة |
Ve her yerdeki kütüphanelerde, müzeler dahil, hala çığır açan "Bütün kadınlar beyazdır, Bütün siyahlar erkektir, Ama bazılarımız cesurdur." isimli 1982 antolojisini bulabilirsiniz. | TED | وفي المكتبات في كل مكان، وبما في ذلك المتاحف، لا يزال بإمكانك العثور على مقتطفات حجر الأساس لعام 1982، بعنوان: "كل النساء بيض، وكل السود رجال، لكن بعضًا منا شجعان" |
Prop çok cesurdur, ve ben de onun moralini yüksek tutmak da iyiyim... dolayısıyla iyi bir ikiliyiz. | Open Subtitles | بروب" شجاع جداً ، و انا جيد فى تشجيعه و هذا يجعلنا فريق جيد |
O cesurdur. İnsanlar hâlâ bunu hatırlar. | Open Subtitles | إنه شجاع, و لازال الناس يذكرون ذلك |
Ve çok cesurdur, hiç korkmaz. | Open Subtitles | انه شجاع ولا يخاف |
- Oğlum çok cesurdur - Hadi anne | Open Subtitles | ابني شجاع جداً- هيا يا أمي- |
Chuck cesurdur. | Open Subtitles | ْ ( تشوك ) شجاع |
O çok cesurdur. | Open Subtitles | إنه شجاع جداً |
İtirafçılar cesurdur. | TED | لأنهم شجعان |
Körler cesurdur. | Open Subtitles | فالعمي شجعان. |
- İyi, Midlandlılar cesurdur. | Open Subtitles | -حسنا. أبناء وسط (أنجلترا) شجعان . |
Palyaçolar cesurdur. | Open Subtitles | المهرجون شجعان |