Brezilyalı olan ise mukavva özünden geri dönüştürülmüş ki bu da müthiş bir şey. | Open Subtitles | لكن البرازيلية مصنوعة من الورق المقوى المعاد تصنيعه, وهذا مدهشًا نوعًا ما. |
Hayvanlardan aldığınız her protein geri dönüştürülmüş bitki proteinidir. | Open Subtitles | بالأحماض الأمينية ومن ثم تصنع البروتين. أي بروتين تحصُل عليه مِن حيوان هو ببساطة بروتين نباتي معاد تصنيعه. |
Geri dönüştürülmüş eşyalardan birçok kağıt ürün yapıyoruz. | Open Subtitles | نحن جعل مختلف المنتجات الورقية من المنتجات المعاد تدويرها. |
Bir Ruandalının, geri dönüştürülmüş oyun konsolları ve televizyonlardan gençlerin bilgisayar oyunları oynamasını sağlayan bir işe giriştiğini gördük. | TED | وجدنا روانديين الذي يدير الأعمال التجارية المتوفرة التي تتيح للشباب لعب ألعاب الكمبيوتر من تلفزيونات وألعاب معاد تدويرها ، |
Bir de sert, geri dönüştürülmüş tuvalet kağıtlarımız vardı. | TED | وكان لدينا ورق المراحيض الخشن والمعاد تدويره. |
Bu sıradan deniz gözlüklerindeki plastik camlar bir şekilde kehanet merceğine dönüştürülmüş. | Open Subtitles | العدسات البلاستيكية في نظارات السباحة هذه العادية تماما تم تحويلها بنحو ما |
Bu bina geçen yıl bir bankaya dönüştürülmüş. | Open Subtitles | إستمع، هذه البناية حوّل إلى المصرف السنة الماضية. |
Tabiat anayı korumak için her gazetede belirli bir oranda geri dönüştürülmüş kâğıt kullanılıyor. | Open Subtitles | -لحسن الحظ أنني لست هو ولحماية أمنا الأرض ، تحتوي كل نسخة على نسبة معينة من الورق المعاد تصنيعه |
Geri dönüştürülmüş kâğıt, bu harika. | Open Subtitles | الورق المعاد تصنيعه هذا رائع |
Namibia yerlileri, Güney Afrika'nın en kurak yerlerinden biri, 1968 yılından bu yana geri dönüştürülmüş su içiyorlar. | TED | ظل السكان في ناميبيا، وهي واحدة من أكثر البلدان المجدبة في جنوبي إفريقيا، يشربون المياه المعاد تدويرها منذ العالم 1968. |
Bir ağacın zeminine gömülerek geri dönüştürülmüş karton veya hasır sepet olabilirsiniz. Okyanusu sevenler için de denizde çözünen doğa dostu kaplar var. | TED | يمكنكم أن تُدفنوا عند قاعدة شجرة في كرتونة يعادُ تدويرها أو في سلة مصنوعة من الخوص، ولهؤلاء الذين يحبون المحيط، هناك جرارٌ صديقة للبيئة ستذوبُ في البحر. |
Geri dönüştürülmüş endüstriyel atıklar. | Open Subtitles | إنها نفاية صناعيّة مُعادّ تدويرها |
Yani geri dönüştürülmüş çiş. | Open Subtitles | لذا، فمن بول المعاد تدويرها. |
CA: Temel sorun bu. Geri dönüştürülmüş plastiğin fiyatı, daha çok benzinle yeni yapılmış plastiğin fiyatından genellikle daha yüksek. | TED | ك.أ: إذن هذه هي المشكلة الأساسية، سعر البلاستيك المُعاد تدويره عادةً أعلى من سعر البلاستيك المصنوع ابتداءً من النفط. |
Yani tek yaptığınız şu: Bu değerde fosil yakıttan elde edilmiş plastik var ve şu değerde de geri dönüştürülmüş plastik var. | TED | إذن كل ما عليك فعله هو أن تجمع البلاستيك الأحفوري عند هذه القيمة وتعيد تدويره عند هذه القيمة. |
SM: Kesinlikle. CA: Yani kök hücreye dönüştürülmüş hücrelerle envayi çeşit ilaç veya benzeri test edilebilir ve hazırlanabilir. | TED | -بكل تأكيد. -جرى تحويلها إلى خلايا جذعية، مجربة ربما من جميع أنواع العقارات، و مجهزة. |
Çünkü bir ya da iki gün önce dönüştürülmüş. | Open Subtitles | لأنه تم تحويلها حديثًا منذ يوم أو يومين |
Astronotların içtiği su, birbirlerinin geri dönüştürülmüş idrarından yapılıyor. | Open Subtitles | الماء الذي يشربه رواد الفضاء مصنوع من بول بعضهم البعض المعاد تدويره |
Hapishaneye dönüştürülmüş eski bir manastır varmış. | Open Subtitles | هناك دير قديم حوّل إلى سجن |