Ben de, nasıl mükellef bir öğle yemeği ısmarlarım, diye düşünüp duruyordum. | Open Subtitles | و طوال ذلك الوقت كنت أفكر في كيفية شراء وجبة مغذية لك |
Durmadan, ya bu valizde ne olduğunu bilen biri varsa diye düşünüp durdum. | Open Subtitles | طوال الوقت و أنا أفكر ماذا لو عرف أحد ما الذى معى هنا |
Bıçaklamayla vurulma olayını birbirine bağlayan somut bir kanıt olmalı diye düşünüp durdum. | Open Subtitles | ظللت أفكر يجب أن يكون هناك بعض الأدلة المادية ربط طعن لاطلاق النار. |
Umarım bunca şey arasında düşünüp taşınabiliyorsundur. İyi şeylerin tadını çıkar. | Open Subtitles | آمل أن تأخذ وقتك في التفكير بهذا ملياً، تذوق نكهة الأمر |
Seni neden düşünüp durduğumu bilmiyorum ama ideal kadın tipimden dağlar kadar uzaktasın. | Open Subtitles | لاأعلم لماذا أستمر في التفكير بك لكن, انت بعيد جدا عن نوعي المفضل |
Söylediğin şey hakkında düşünüp duruyordum... Ve sanırım benden vazgeçtin çünkü... | Open Subtitles | كنت افكر مليّاً بشأن ما قلته لي وأعتقدأنكتخليتعني فقط لأن .. |
Bir gün uyanıp birşeylerin eksik olduğunu fark edeceğimi düşünüp duruyorum, ama şu anda buna dönüyorum ve bebeğim, aletimi çimdikle diyorum. | Open Subtitles | أظلّ أفكّر أنّه ربما يوم ما سأ.. سأستيقِظ وأدرك أنّ هناك شئ مفقود، لكن الآن، تبّاً, كما تعلم، أنظر إلى تلك الفتاة |
Aramızda geçen o kısa zamanları düşünüp onları düzeltebilmeyi istiyorum. | Open Subtitles | أفكر الآن في اللحظات العابرة بيننا وأتمنّى أن أستطيع إعادتها |
Aramızda geçen o kısa zamanları düşünüp onları düzeltebilmeyi istiyorum. | Open Subtitles | أفكر الآن في اللحظات العابرة بيننا وأتمنّى أن أستطيع إعادتها |
Karanlık ruhların sadece yer altında pusuda beklemediklerini düşünüp duruyorum. | Open Subtitles | كنت أفكر بأن الأرواح الشريرة لا تتربص تحت الأرض فحسب |
Belki önümüzdeki yıl, belki senin de bana geleceğini düşünüp duruyorum. | Open Subtitles | ما زلت أفكر لربما السنة القادمة لربما يمكنك الحضور واللحاق بي |
Sana daha önce söylemek istedim söyleyemedim. Bütün gün düşünüp durdum. | Open Subtitles | لم أفكر في هذا من قبل ولكني فكرت بهذا طوال الليل |
Filtreleri daha iyi kontrol etseydim o yangına engel olabilirdim diye düşünüp duruyorum. | Open Subtitles | ظللت أفكر ربما كان يمكنني أن أمنع ذلك الحريق لو تفحصت المرشحات جيدا |
Bunun hakkında derinlemesine düşüneceğim ve beni bu noktaya ne getirmiş düşünüp bulacağım. | Open Subtitles | سأقوم بالتفكير بذالك ملياً و التفكير في الشيئ الذي قادني إلى هذه الدرجة |
diye düşündüm. Kafamın içinde düşünüp durdum, ne olmuştu, nerede hata yapmıştım, niye anlamamıştım? | TED | و أعدت التفكير مرارا و تكرارا في ذهني، ماذا حدث؟ أين حدث الخطأ؟ و لماذا لم أفهم؟ |
İkincisi başarının tanımı hakkında düşünüp onu gözden geçirmeliyiz. | TED | ثانيًا، ينبغي علينا التفكير بتعريف النجاح، تدقيق ذلك. |
Ve seni düşünüp senin için yeterince iyi olup olmadığımı düşündüğümde. | Open Subtitles | وعندما افكر بشأنكِ وعندما اتساءل إذا كنتُ جيداً كفايةً من اجلكِ |
Son birkaç haftadır, herkes tarafından sevilmek gibi anlamsız bir ihtiyacın olduğunu düşünüp seni eleştiriyordum ama çok yanılmışım. | Open Subtitles | في الاسابيع الماضية كنت افكر فيك بإن فيك هذه الصفة بإنك تريد ان تكون محبوب ، لكنني كنت مخطا |
Tüm öğleden sonramızı, bir oyuncak çay takımının önünde böyle bir günü planlayarak nasıl da geçirdiğimizi düşünüp duruyorum. | Open Subtitles | لا أنفك أفكّر , بشأن كيف كنّا نقضي فترة العصر أمام لعبة مجموعة الشاي الصغيرة نخطط ليومٍ مثل هذا |
Orada yalnızca nasıl oy vereceğimizi, nerede dua edeceğimizi ne düşünüp ne söyleyeceğimizi, ya da nasıl film yapacağımızı meclisin araştırmaya hakkının olmadığı yazıyor. | Open Subtitles | كل ما يقال أن الكونغرس ليس لديه الحق في تفقد طريقة التصويت أو أين نصلي، وما نفكر بهِ أو نقوله أو كيف نصنع الأفلام. |
Sen düşünüp de üzme canını... ama aşağıdaki o altın... | Open Subtitles | لا تتعب نفسك بالتفكير لكن الان انزل الذهب للطابق الارضي |
Eski bir kötü adam olarak, kötülerin nasıl düşünüp hareket ettiğini bilirsiniz. | Open Subtitles | لكونك كنت وغد سابق، فإنكّ تعرف جيداً .كيف يفكرون و يتصرفون الأوغاد |
- Bence sil baştan yapacağız. - Vay canına, düşünüp taşınacak çok şey var. | Open Subtitles | أعتقد أنه ستكون هناك عودة إلى الأساسيات هناك الكثير من الأمور بحاجة للتفكير بها |
Annem ve ablam, seninle orada buluşacağımızı düşünüp orayı bozdular. | Open Subtitles | أمي وأختي ظنوا أنني سأقابلك فيها لذا تخلصوا منها |
İşte bu! Artık genç düşünüp, genç davranıp genç görüneceğim. | Open Subtitles | من الآن وصاعداً سأفكر ، أتصرف ، وأبدو شاباً |
Eğer söylemezsem, belki de onun sanal bir kopya olduğunu düşünüp uğraşmazlar. | Open Subtitles | إذا لمْ أخبرهم، فلربّما سيعتقدون أنّها شخصيّة لا تتحرّك ذاتياً ويتركونها وشأنها. |
Ama ben bir insanım ve yalnızca insan gibi düşünüp hareket edebilirim. | Open Subtitles | لكنني بشر و أنا الوحيدة التي يمكنها أن تفكر و تتصرف كبشر |
Anna, seni ilk gördüğümde dünyanın en güzel kızı olduğunu düşündüm ve şimdi tek yapmak istediğim kalbimin derinliklerini sana göstermek ama beni reddetmenden korkuyorum çünkü göreceklerinden hoşlanmayabilirsin veya testislerimdeki yara izini görüp iki farklı erkekle yattığımı düşünüp izin bu yüzden olduğunu sanabilirsin çünkü ben öyle olduğunu sanıyorum ve... | Open Subtitles | أتعلمين آنا .. عندما رأيتكِ أول مرة لقد فكرت أنك أجمل فتاة في العالم |
Kolay yolu seçtiğinizi düşünüp, hiç şans tanımazlar. | Open Subtitles | لا يعطونك فرصة ظنا منهم بأنك اخترت الطريق السهل |
Sürekli ya birisi onu benden alırsa diye düşünüp durdum. | Open Subtitles | كل ما كنت أُفكر فيه هو ماذا كان سيحدث إذا أخذه احدً مني. |