Herkesin işimde ilerlemek için zor yoldan çalıştığımı düşündükleri sırada? | Open Subtitles | أدع الجميع يعتقدون أني احاول الوصول إلى القمة من خلالك |
İnsanlar Tanrı'nın, böyle yaparlarsa kendilerine yardım edeceğini düşündükleri için dua eder. | Open Subtitles | الناس تصلى فقط لأنهم يعتقدون أن الله سوف يساعدهم أن قاموا بالصلاه |
Hatta garip olduğumuzu düşünebilirler ama ne düşündükleri mühim değil. | Open Subtitles | و ربما يظنون أننا غريبون لكن ما يظنونّه لا يهم |
insanların o şeyi nasıl yaptığı, okuduğu veya izlediği, ne düşündükleri. | TED | إنه حول ما يقوم به الناس، القراءة أو المشاهدة، وما الذي يفكرون فيه؟ |
Bak, gerçekten, siz beylerin ne düşündükleri umurumda bile değil... ta ki, biz dinlemek zorunda kalmadığımız sürece. | Open Subtitles | أنظر، أنا لا آبه حقاً بما يعتقده السادة أمثالكم. مادمنا لن نضطر لسماعه. |
Şu anda beş alıyorlar. Tek düşündükleri bu. | Open Subtitles | لن يفعلوا ، يحصلون على خمسٍ الآن هذا كل ما يهتمون لأجله |
Önemli olan, ben değilim. Önemli olan, insanların hakkında düşündükleri. | Open Subtitles | لا يتعلق بي , بل يتعلق بما يظنه الناس عنك |
Babamın arkadaşları, hapı yuttuğumu düşündükleri için bana bu şarkıyı söylüyorlardı. | Open Subtitles | أصدقاء أبي يغنون لي هذهِ الأغنية لانهم يعتقدون أنكَ ستسيطرين علي |
Çoğu insan kaybedecek hiçbir şeylerinin olmadığını düşünür ama benim mesleki tecrübeme göre düşündükleri tam olarak bu değil. | Open Subtitles | الكثير من الناس يعتقدون أن لا شيء لديهم ليخسروه لكن من خبرتي المهنية لم يسبق ان خطرت على بالهم |
Ama uzun bir süre bakıştıktan sonra ona sadece kraker veriyorlar herkesin sevdiğini düşündükleri şeyi yani. | TED | ولكن بعد التحديق لفترة، كانوا يعطونها البسكويت، أي ما يعتقدون أن على الجميع أن يحبه. |
Sonuç olarak da bazı hekimler hastaları için doğru olduğunu düşündükleri seçimleri yapmakta özgür olmadıklarını söylüyorlar. | TED | وبشكلٍ نهائي، سيقول بعض الأطباء اليوم بأنه ليس لديهم كامل الحرية لعمل الخيارات التي يعتقدون بأنها المناسبة لمرضاهم. |
Problemin bir kısmı bilgiyi faydalı olacağını düşündükleri bir şekilde bölümlere ayırmışlar ama açıkçası hiç de öyle olmamış. | TED | إن جزء من المشكلة يكمن في أنهم قد قاموا بتقسيم المعلومة بطريقة يعتقدون أنها مفيدة، وبصراحة، فأنا لا أعتقد ذلك إطلاقًا. |
Yozlaşmış mahkemelerin serbest bırakacağını düşündükleri uyuşturucu satıcılarını öldürüyorlar. | TED | يقتلون تاجر مخدرات يظنون بأنه سيفلت من العقوبة بسبب المحاكم الفاسدة. |
İnsanlar izlenmediklerini düşündükleri anda, çok kötü şeyler yapabiliyorlar. | Open Subtitles | يفعل الناس أشياء فظيعة عندما يظنون أنه لا يراهم أحد |
Satış yapacaklarını düşündükleri zaman böyle olurlar. | Open Subtitles | انهم يتصرفون هكذا لانهم يظنون انهم سينجزون بيعاً |
Manyaklaştılar. Tek düşündükleri katil. | Open Subtitles | . قضوا على المرح كلهم يفكرون بشأن القاتل |
Beylerin söyledikleri ile düşündükleri çok farklıdır. | Open Subtitles | هناك فرق بين ما يقوله الرجال وما يفكرون فيه |
Başkalarının düşündükleri hakkında ne söyleyebilirim ki? | Open Subtitles | وكيف تريدنى أن أعقب على ذلك على ما يعتقده الكثير من الناس |
Şu anda beş alıyorlar. Tek düşündükleri bu. | Open Subtitles | يحصلون على خمسة الآن هذا كل ما يهتمون به |
İnsanların hakkım ne düşündükleri şu an hiç umurumda değil. | Open Subtitles | لا يهمني كثيرًا ما يظنه الناس عني في الوقت الراهن |
onlarda haklı olduğunu düşündükleri fikirler uğruna gönderildi. Adalet için gönderildi. | Open Subtitles | ما يظنونه صائباً بإسم ما يظنون أنه عادلاً |
Kimsenin izlemediğini düşündükleri zaman insanların davranışlarının sessiz ve görünmez bir gözlemicisiydim. | TED | كنت صامتاً، مراقب غير مرئي لكيف يتصرف الآخرين بينما كانوا يعتقدوا أن لا أحد يراهم. |
Hepsi başaramayacaklarını düşündükleri devasa işlerle yüzleşmiştir. | Open Subtitles | جميعم واجهوا مهام صعبة لم يظنوا أنهم يستطيعون إكمالها |
Çoğunlukla çeteler birinin enselerinde olduğunu düşündükleri anda harekete geçerler. | Open Subtitles | في معظم القضايا، الفرق كهذه تتوقف فور اعتقادهم بأن هناك من يبحث عنهم |
Komik olduğunu düşündükleri aptalca sözlere gülmek. | Open Subtitles | تلك التعليقات الغبية التي يظنوها مُضحكة للغاية. |
Çaldığımı düşündükleri şeyi adamlara geri verdim bile. | Open Subtitles | انا ارجعت لهم ما ظنوا اننى اخذت |
Dinle, bu şehirde diğerlerinin benim hakkımda ne düşündükleri umurumda değil. | Open Subtitles | أنصت، لا أحفل برأي أيّ أحد آخر بالمدينة فيّ |
FBI. Camide bir temsilci istiyorlar, ama düşündükleri şey başka. | Open Subtitles | الفيدراليون ، كانوا يكملون البحث عن المساجد ، ولم يقتحموها |
Kraliyetten olanları tanıyamayacağımı düşündükleri gerçeği onlar açısından çok tatlı bir saflıktı. | Open Subtitles | اعتقادهما بأنّي لن أميّز الأسرة الملكيّة كان تفكيراً ساذجاً جدّاً منهما |