Yapman gereken sadece, karşındakinin kafasının üstünde duran elmayı vurup düşürmek. | Open Subtitles | ها هي الطريقة ما عليك فعله , هو محاولة إسقاط التفاحة عن رأس الشخص الآخر , هكذا |
- Yani kafatasını düşürmek iyi bir şeye neden oldu. Her şeyin bir umut ışığı vardır. | Open Subtitles | إذاً إتضح في الأخير أنّ إسقاط الجمجمة كان شيئاً جيّداً. |
Blowtorch'daki bütün sendika konuşmalarını şirketin fiyatını düşürmek için mi yaptın? | Open Subtitles | هل شجّعتم موضوع تشكيل النقابة في بلوتورش بهدف خفض سعر الشركة؟ |
Işıkları yakmaya çalışmaya öyle dalmışım ki merdivenden düşürmek üzere olduğumu fark etmedim. | Open Subtitles | كنتُ منشغلةً جدّاً في إشعال المصابيح، فلم أدرك أنّي على وشكِ إسقاطها عن السلّم. |
Seni kötü duruma düşürmek için bu çocuk olayını kestirip attığımı mı düşünüyorsun? | Open Subtitles | اتعتقدين أننى أطلقت سراح هذا الصبى كى تبدين بمظهر سئ؟ |
Hepimizi birbirimize düşürmek için akıllıca bir yol. | Open Subtitles | إنها طريقة ذكيّة ليجعلنا ننقلب على بعضنا |
Powers'ın uçağını düşürmek için bir füze yetmişti. | Open Subtitles | صاروخًا واحدًا كان كافيًا لإسقاط طائرة باورز |
- Benim aleyhime bütün suçları düşürmek için rüşvet teklif edilecek. | Open Subtitles | - سيتم عرض رشوة عليه - لاسقاط جميع التهم الموجهة ضدي |
Ama, hizmetlerinin ışığında, ve bu yeteneksiz savcıyla korkarım ki tüm suçlamaları düşürmek zorundayım. | Open Subtitles | و لكن ،لما قدمه من خدماته لهذه السنين و مدافعه الغير كفء للأسف وجب علي اسقاط التهم عنه |
Hükümeti düşürmek isteyen partizanlar kadar var. | Open Subtitles | المتعصبون الذين يريدون إسقاط الحكومة بقدر ما يريد هو |
Ayrıca yasal yollardan seçilmiş hükümeti düşürmek isteyen şiddet yanlısı isyancı bir çete ile karşı karşıyalar. | Open Subtitles | إنّهم يُواجهون أيضاً جماعة مُتمرّدين عنيفين يُريدون إسقاط حكومة تمّ إنتخابها شرعياً. |
Bu yüzden Vatikan bana karşı olan suçlamalarını düşürmek zorunda kaldı. | Open Subtitles | لهذا الفاتيكان مجبرين على إسقاط تهمهم ضدي |
Attan yere düşürmek ise üç puan. | Open Subtitles | وثلاث نقاط إسقاط المنافس عن حصانه |
Aynı zamanda da vergilerini düşürmek, hem de önemli miktarlarda düşürmek için uluslararası vergi sisteminde oynamalar yapmakta ustalar. | TED | هم بارعون أيضاً في عمل النظام الضريبي الدولي بغية خفض فاتورة ضرائبهم، بشكل ملحوظ. |
Bebek ölüm oranını düşürmek konusunda büyük adımlar atmış olsak da, siyahi bir bebeğin hayatının ilk yılında ölme riski hala beyaz bir bebeğe kıyasla neredeyse üç kat daha fazla. | TED | وبالرغم من أننا خطونا خطوات هائلة في خفض معدل وفيات الرضع، إلا أن الرُضّع ذوي البشرة السوداء يُواجهون تقريبا ثلاثة أضعاف خطر الوفاة في سنتهم الأولى مقارنة بالرضع ذوي البشرة البيضاء. |
Adamlarımdan biri İSU'yu düşürmek için bir kaç el ateş etmiş. | Open Subtitles | أحد رجالي أطلق عليها وأصاب الطائرة، بمحاولة إسقاطها |
Dünkü toplantının saatini Marrot'u küçük düşürmek için mi değiştirdin? | Open Subtitles | هل غيرت موعدنا بالامس كي يبدو ماروت بمظهر سيء؟ |
Hepimizi birbirimize düşürmek için akıllıca bir yol. | Open Subtitles | إنها طريقة ذكيّة ليجعلنا ننقلب على بعضنا |
Bize fitneci dediler, hükümeti düşürmek için gizlice çalışıyormuşuz. | Open Subtitles | دعونا بالمشاغبون الذين يعملون سرا لإسقاط الحكومة |
Suçlamaları düşürmek için bir tanık bulmalıyız. | Open Subtitles | علينا خلق حجة غياب لإبطال التهم الموجهة |
Bunu durdurmanın tek yolu davayı düşürmek. | Open Subtitles | اسقاط الدعوى هو الطريقة الوحيدة لمنع ذلك. |
Branco seni düşürmek istiyor. | Open Subtitles | برانكو يُحمي فقط لينال منك |
Amerikalıların da tutuklandığını göstererek, hükümeti küçük düşürmek için yapmış olabilir. | Open Subtitles | وأنه ربما قد فعل هذا لإحراج الحكومة الحالية حتى تبدو، أمام الرأي العالمي، انها تعتقل الأمريكيين |
Kardeşimle bizi birbirimize düşürmek için harcadığım tüm bu vakitle enerji yok mu? | Open Subtitles | أتعلم، كلّ الوقت والطاقة الذان حاولت بهما إيقاع الضغينة بيني وبين أخي... |
Ve Dickie'yi suçlu duruma düşürmek istemiyorum. | Open Subtitles | حتى لا يعرفون أنني في روما و لن اسعى لتوريط ديكي |