"düşmekten" - Traduction Turc en Arabe

    • السقوط
        
    • من الوقوع
        
    Burada o kadar da belli olmayan, göremeyeceğiniz şey ise yürümenin ve düşmekten korunmanın psikolojik olarak tüketici olduğu. TED وشيء آخر غير واضح ولا يمكنكم مشاهدته وهو أنه يستنزف من الناحية النفسية أن تمشي وتحاول أن تمنع نفسك من السقوط
    Belki de düşmekten korkuyorsundur. Yükseklik canını mı sıktı? Open Subtitles ربما تشعر بالفزع الشديد من السقوط هل السقوط من هذا العلوّ يزعجك ؟
    Ama düşmekten çok, senden korkardım baba. Open Subtitles و أن كل شئ على ما يرام و لكنى كنت دائماً أكثر خوفاً منك عن خوفى من السقوط
    Sen düşmekten korkmuyorsun. Seni korkutan tırmanmak. Open Subtitles أنتي لستِ خائفة من السقوط ما يخيفك هو التسلّق
    Hayır yüksekten değil, düşmekten korkuyorum. Open Subtitles .كلا، أنا لا أخشى المرتفعات أنا أخشى السقوط
    Bizi düşmekten kurtaran asansör acil durum frenlerine minnettarım. Open Subtitles حسنا، أنا فقط شاكر أن كوابح أمان المصعد أبطأتنا بما فيه الكفاية للنجاة من السقوط
    o uçurumdan düşmekten çok daha büyük bir sorun haline geldi senin için. Open Subtitles الجفاف سبب لك مشكلة أكبر من السقوط من على ذلك المرتفع
    Bu bebekler sadece son moda gözlüklerimi düşmekten korumuyor. Open Subtitles وهؤلاء الأطفال لسوا فقط للحفاظ على نضارتي الخارقه الضرف من السقوط
    Tepe taklak düşmekten bahsetmişken Delores ve Murray bir uçaktan tepe taklak düşerlerken Daisy de sahnede tape taklak oluyordu. Open Subtitles بالحديث عن السقوط الحر بينما ديلوريس وموري سيسقطان في الفضاء دايزي قد اصابها الذهول
    Bazen bizi dünyanın bir ucundan diğer ucuna düşmekten alıkoyan ne diye merak ediyorum. Open Subtitles أحياناَ أستائل ما يبقينا عن السقوط مباشرةَ في الأرض للجانب الآخر من العالم
    Fakat felaket sırasında tepetaklak edilmelerine rağmen gökyüzüne düşmekten kurtulanlar da olmuştu. Open Subtitles ومع ذلك بعض الذين انعكست جاذبيتهم تمكنو من عدم السقوط
    Tepetaklak olup göğe düşmekten kurtulanlar yüzeyden kaçıp yeraltına sığındılar. Open Subtitles سقطوا في السماء لكن لهؤلاء القلة الذين بطريقة ما استطاعوا عدم السقوط تخلو عن السطح
    Bizi düşmekten alıkoyacak olan ve bize kusursuzu sunacak olan O'dur. Open Subtitles الذي قادر على منعنا من السقوط ويمثلنا بدون عيب
    Bu yağ lekeleri de koca bir tırı, köprüden düşmekten kurtardığında olmuş. Open Subtitles وبقع الزيت؟ حسنا، هي من المرة التي أنقذت فيها تلك الشاحنة من السقوط عن الهاوية.
    Burada bedenin düşmekten dolayı bir miktar hasar gördüğü yazıyor. Open Subtitles إنها تقول أن الجسد كان إلى حد ما متضرر من السقوط - أين سقط ؟ -
    Yani hiçliğe düşmekten farklı bir şey? Open Subtitles إذاً، إنها مختلفة عن السقوط للعدم؟ - نعم -
    Onların ellerine düşmekten çok daha fazla korkuyorum Lord'um. Open Subtitles أنا اخشى السقوط في أيديهم ، وربي
    Yükseklikten , düşmekten ya da muhtemelen yapabildiğim hiç birşeyden korkmuyorum. Open Subtitles أنا لستُ خائفة من المُرتفعات أو السقوط أو... أيّ شيءٍ يُفترض أن أكون خائفة منه.
    Ama arkadaşı mümkün değil atlamamış, düşmekten korkuyormuş. Open Subtitles ولكن صديقه، من المستحيل إنه يخشى السقوط
    Yere düşmekten bile korkmuyorum. Open Subtitles ‏لست خائفاً من السقوط أرضاً. ‏
    Sen düşmekten korunmak istiyorsan, Tanrı'ya ve komşularına katılın. Open Subtitles التـعاون بيـن الرب وبيـن جيـرانكم يـحميكم من الوقوع في أعمـال الشيـطان

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus